1. HABERLER

  2. KÖŞE YAZISI 'MAKALE'

  3. Cüneyt Özdemir: Madalyonun İki YÜZÜ
Cüneyt Özdemir: Madalyonun İki YÜZÜ

Cüneyt Özdemir: Madalyonun İki YÜZÜ

Madalyonun bir yanında yıllardır dağlarda olan Karayılan, diğer tarafında yıllardır bir adada tecrit edilen Öcalan var.

A+A-

Madalyonun bir yanında yıllardır dağlarda olan Karayılan, diğer tarafında yıllardır bir adada tecrit edilen Öcalan var.

Yaman bir dağın eteklerinde kurulu mutlu bir hayat! Onlarca kontrol noktasından sonra ulaşılan masalsı dağ köyleri.. Kadınların egemenliğinde eşitlikçi bir toplum.. Kendi elektriğini kendi üreten, kendi kendine yeten ama büyük düşlerin peşine düşmüş insanlar.. Bu ütopik ‘kaf dağı’ resmini bozan tek şey omuzlarında Kalaşnikovlar, üzerlerinde haki kıyafetler, ayaklarında kahverengi ayakkabılarla gezen Maocu ‘gerillalar.’ Arada sırada gazeteciler ile görüşseler de yıllardır dağlarda yaşayan, artık bunu bir hayat biçimine dönüştüren yerleşik yönetici kadrolar. Kandil’den son aldığımız manzara tarifi böyle. Türkiye’de yıllardır süren bir savaşta 30.000 canın gittiğine ve milyarlarca liranın heba olduğuna ‘Fransız kalan’ çok uzaktaki bir yabancı için hayli ‘romantik’ bir tablo. Zaten eşi benzeri dünyanın bir ucunda belki kalmış olan nadir ‘gerilla’ hareketlerinden bir tanesi. Biliyorum ‘gerilla’ deyince pek çok kişinin tüyleri diken diken oluyor. Sakin olun, Türkiye sınırlarını geçince ‘terörist’ sayılan gerillalardan bunlar!

15 Haziran gerçekçi bir tarih değil
Madalyonun dağ tarafındaki o ütopik hayat Türkiye’de yaşanır mı, geçtim Türkiye’yi dünyanın kapitalist gerçekleri bunun yaşanmasına izin verir mi, bu sadece iyi niyetli bir ütopya mı yoksa gerçekten hayata geçirilebilir bir öngörü mü, emin değilim. Emin olduğum madalyonun ada tarafında Türk devletine 15 Haziran’a kadar verilen mühletin istense bile hayata geçirilemeyeceği gerçeği. Şurası kesin: 12 Haziran’a kadar devlet durdu. Türkiye bir seçim atmosferinde. 13 Haziran sabahı yeni bir hükümet kurulma çalışmasına girilecek. Bunun hayata geçmesi en az 15 günü bulacaktır. Bugün duran devlet mekanizması neresinden bakarsanız bakın en erken temmuz başlarında harekete geçebilecektir. Yani temmuz başına kadar ister Kürt sorununda ister ekonomide isterse alakasız çok daha önemsiz bir meselede bile devlet tek bir somut adım atmayacaktır. Bu bir Türkiye klasiğidir. Eleştirsek de Türkiye gerçeğidir.

Lafı getirmek istediğim yer tam da burası. Kürt halkının aklı dağda, gözü adada; gelin görün ki bu hali ile realist bir politika üretmek de hayata geçirmek de imkânsız. O zaman yapılacak tek bir şey kalıyor. O da Kürt halkının referans aldığı bu isimleri normal hayatın ve siyasetin içine sokmak. Bu madalyonun iki tarafını normalleştiremediğimiz sürece Kürt madalyonu realist politikalardan, olabilir tarihlerden, makul isteklerden uzaklaşıyor. Devlete de havanda su dövmek kalıyor. Madem yeni Türkiye’de ihtiyacımız olan en büyük şey barış ve bedeli ne olursa olsun bu kanın durması, o zaman ‘şu tarih, bu tarihten’ önce meselenin özüne bakalım. Bu madalyonu doğru yere nasıl taşıyacağız onu tartışmaya başlayalım.

 

Karayılan, en son Serdar Akinan’a konuştu.

Orda bir dağ ve de ada var uzakta
Kandil’den yeni haberler var. Akşam gazetesinden Serdar Akinan’ın son yaptığı röportajda Murat Karayılan PKK hakkında bildiklerimize yeni bir ufuk katıyor. KCK örgütlenmesi ve PKK’nın bu örgütlenme içindeki yerini tanımlarken bilerek ya da bilmeyerek yıllardır çeşitli KCK operasyonlarında devletin yapamadığını yapıyor ve örgüt ile KCK arasındaki somut bağı ve yapılanmayı anlatıyor. Sonuçta hayırlara vesile olabilecek bir durum. Siyasi resmi, net bir şekilde ortaya koymak meseleyi de daha objektif tartışmamızı sağlıyor. Madalyonun bir tarafında Serdar Akinan’ın gözlemlerinden çıkan ‘ütopik’ sayılacak bir ‘dağ manzarası’ var. Madalyonun diğer tarafında ise Marmara Denizi’nin ortasında bir adada, yıllardır tecrit edilmiş ve ara sıra devletin yetkilendirdiği -ki ne kadar yetkili oldukları ve kimi temsil ettikleri bilinmeyen- isimlerle görüşen Abdullah Öcalan duruyor. Abdullah Öcalan tecrit edildiği İmralı’da uzaktaki o dağlardaki meseleye çözüm bulmaya çabalıyor, avukatlarına değerlendirmeler yapıyor, son sayan tarihler veriyor. Mesela son verdiği tarih 15 Haziran. Eğer devlet Kürt meselesine 15 Haziran’a kadar bir çözüm bulmazsa Öcalan’ın deyimi ile ortalık yangın yerine dönecek. Adadakinin söylediğini, dağdaki onaylıyor. Madalyonun bir tarafında yıllardır dağlarda ütopik bir hayat kuran Murat Karayılan, diğer tarafında yıllardır bir adada tecrit edilmiş Abdullah Öcalan var. Madalyonun ara yüzünde ise barışçıl bir çözüm arayışındaki milyonlarca Kürt…

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.