1. HABERLER

  2. Mutlu Tönbekici: 'ANI' ve 'ANİ' Söylemi
Mutlu Tönbekici: 'ANI' ve 'ANİ' Söylemi

Mutlu Tönbekici: 'ANI' ve 'ANİ' Söylemi

Başbakan'ın Ani'deki şovmenlerden ne farkı var?

A+A-
Başbakan'ın
Ani'deki
Şovmenlerden
Ne Farkı Var?


Yok.
Ani antik şehriyle ilgili konuşurken ısrarla “Anı” dedi.
Biliyorsunuz bin yıllık Ani’yi “Anı” yapmak eski Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un bizlere “hediyesidir”. (“Türk insanı Sangaryos’u Sakarya yapmıştır, İkonyum’u Konya yapmıştır, Smyrna’yı İzmir yapmıştır, Sagalassos’u da Ağlasun yapmıştır. Gelin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültür Bakanı da “Ani”yi “Anı” yapsın. Bunu da bana müsaade edin.” 17 Aralık 2006 Meclis tutanağından Atilla Koç’un konuşması.)
Bu ulusulcı goygoya Başbakan da dahil olmuştur. Üstelik şu cümleyi de sarf ettiği konuşmasında: “Ayakta kalabilmek için milletin duygularını istismar etmekten çekinmeyenler her zaman kaybederler!”
Ani’ye Anı demek nedir peki? Bir bölüm milletin bir bölüm faşo duygularının bal gibi istismarı değil midir? Zira koskoca başbakan oranın Anı değil Ani olduğunu bal gibi bilmez mi?
Resmi ideolojiye karşı çıktığını iddia eden bir başbakan Ani’yi Anı yaparak resmi ideolojinin bal gibi tekrarını ve savunuculuğunu yapmıştır.
Dolayısıyla Ani’de namaz kılma hadisesine laf çakayım derken resmi (ve hayli yalan dolan) tarihe misler gibi hizmet etmiştir.
Ani’ye “Anı” derken Türkiye - Ermenistan ilişkilerini nasıl düzelteceksin? Türkiye’deki bir avuç Ermeni’nin huzursuzluğunu nasıl gidereceksin? “Büyük Felaket”in izlerini nasıl sileceksin?
“Samimi” namazdan söz ediliyorsa lütfen “samimi” politik vaatlerden de söz edilsin. “Anılar” fena halde hortlar yoksa.
***
Başbakan, Ani harabeleriyle ilgili konuşurken şöyle bir paragraf da etti:
“Liderlerden bir tanesi ve beraberindekiler Kars Ani Harabeleri’nde Cuma namazı kıldılar. Allah kabul etsin. Ani Harabeleri’nin onların aklına gelmediği bir dönemde biz oraya 42 kilometrelik duble yol yaptık. Bölgeye gittiğimizde bir de köy evini ziyaret ettik. Köy evinde bizi yaşlı bir teyze karşıladı. EVİN EFENDİSİ NEREDE diye sorduk. EVİN EFENDİSİNİ çağırdılar. Gelmesi uzun sürdü. Şimdi orada duble yol var.”
Buyrun! Artık yolumuz var, medeni olduk demeye çalışırken gayri medeni bir “dil” daha. Medeni Kanun’da “koca birliğin reisi”dir hükmü kalkalı nerdeyse 7 yıl oldu. “Evin reisi” lafı bile yasalardan kalkmışken EVİN EFENDİSİ lafı nerden ve niye çıktı şiddetle merak ediyorum.
Reis deseydi, hadi eski alışkanlık diyebilirdim. Fakat reislik bile yetmemiş, “efendilik” mertebesine yükseltilmiş erkek denilen ah o yüceler yücesi yaratık!
Bir kaburga ödünç almış olmak nelere kadir hey güzel Allahım! 15 yaşından beri kendi kendinin efendisi (ve aynı zamanda kölesi) olmuş, kendi parasını da geleceğini de kazanmış bir kadın olarak kim niye benim efendim oluyor? O yaşlı teyze neden evin efendisi olamıyor, niye efendiden sayılamıyor, neden illa bir fazlalıklı çağrılıyor taaa uzaklardan “efendi gel” diyerek?
Ben o kaburgayı geri vermek istiyorum artık! Var mı alan? Yetti. Alın diyetinizi. İstediğiniz yerinize takın.
***
“Yok aslında birbirimizden bir farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız” diye bir reklam vardı. Sahnemize gördüğünüz gibi cuk oturmakta.
Söz konusu olan “über milliyetçilik” olunca gerisi teferruat oluyor.
Bu arada “evin efendisi” lafı da yetmezse bir gün “evin padişahı”, “evin yedi düvel cihan şahı”, “evin düvel-i muazzama krallar hükümdarı”, “evin her bir tarafı altından süper şahsiyeti, harika yaratığı, olağanüstü mükemmel, her bir tarafı öpülesi şevketlü, kerâmetlü, kudretlü, velinimetim hazretleri” gibi tanımlamalar da kullanılabilir.
Bir yerlere not edilsin.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.