1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Kumluca Hacıveliler Ve Salur’da Asfalt Çalışmaları Devam Ediyor
Gül: Kürtçe Savunma OLABİLİR

Gül: Kürtçe Savunma OLABİLİR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yaptığı konuşmada KCK davasında Türkçe bilmeyenlerin kendi dilinde savunma yapabileceğini söyledi.

A+A-
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yaptığı konuşmada KCK davasında Türkçe bilmeyenlerin kendi dilinde savunma yapabileceğini söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde (AKPM) parlamenterlerin Kürt-Ermeni meselesi ve İsrail'le ilişkiler konularındaki sorularını yanıtladı.
 
Cumhurbaşkanı Gül, KCK davasında anadilde savunma yapılmasına izin verilmemesine yönelik eleştirileri yanıtlarken de bağımsız mahkemelere işaret etti.
 
Gül, "Türkçe bilmiyorlarsa başka dilde savunma yapabilirler. Mahkemeler bunu zaten uyguluyor" dedi.
 
Abdullah Gül, Ermeni soykırım iddialarıyla ilgili komisyon kurulması önerisini de yineledi.
 
Gül, "Tarihle birlikte yaşayacaksak Avrupa'da kimse yüz yüze bakamaz. Yapılması gereken geleceğe birlikte bakmaktır" dedi.
 
Cumhurbaşkanı Gül, eksen kayması eleştirilerine ise "Böyle bir tereddüte gerek yoktur" yanıtını verdi.
 
"DAHA YAPACAKLARIMIZ VAR"
Türkiye'de demokratik standartları, hukuk standartlarını yükseltmek için çok köklü reformlar yapıldığını belirten Gül, ''Şüphesiz ki daha yapacaklarımız var'' dedi. Hiçbir ülkenin mükemmel olmadığını vurgulayan Gül, Türkiye'nin eksikliklerinin farkında olduğunu ve özgüven içinde reformlara devam edeceğini söyledi.
 
ANAYASA SEÇİM SONRASI
Cumhurbaşkanı Gül, mevcut Anayasa'ya göre seçimlerden önceki bir yıl içinde seçim kurallarına ilişkin değişiklik yapılamayacağını belirterek, seçim barajının önümüzdeki genel seçimlerde düşürülmesinin söz konusu olmadığını söyledi.
 
Anayasa'da defalarca değişiklik yapıldığını ve sistematiğinin bozulduğunu dile getiren Gül, seçimden sonra en önemli gündem maddesinin yeni anayasa olacağını kaydetti. Seçim barajı konusunun yeni anayasa çalışmalarında ele alınabileceğini anlatan Gül, genel seçimde bağımsız milletvekili adayları için baraj engeli bulunmadığını da belirtti.
 
İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ
Türkiye'deki azınlık dinlerinin ibadethanelerindeki tadilat çalışmaları, düzenli ibadet yapılması ve Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili son gelişmelere ilişkin soru üzerine de Gül, ''Biz insanların dini, inancı ve mezheplerine saygı duymak zorundayız'' dedi. Din özgürlüğünün temel hak ve özgürlüklerin önemli parçalarından biri olduğunun altını çizen Gül, şöyle konuştu:
 
''Türkiye'de herkes hangi dinden olursa olsun, inancı ne olursa olsun inançlarını, inançlarının gereğini rahatlıkla yapabilmelidir. Türkiye'de bakış açımız bu. Herkesin önündeki engeller kaldırılıyor. Zaman zaman esas büyük çoğunluğun, Müslüman çoğunluğun önündeki engeller de olabilir, din özgürlüğüyle ilgili engeller de olabilir. Bu konularda herkese saygı duymak ve herkesin ibadetini, inançlarını rahat bir şekilde yapmasıdır. Müslüman olur, Müslüman olmaz, başka dinlere mensup olabilir, ne olursa... Ya da hiç dini olmayan insanların da kendi inançları neyse o şekilde özgürce yaşamalarıdır. Bu konularda değişiklikler oluyor.
 
Tamiratlar teknik konu olduğu için her şey söyleyemeyeceğim ama Van'da tarihi Ermeni kilisesinin restorasyonu gayet dikkatli bir şekilde devlet eliyle yaptırıldı. Eski camiler, kiliseler restore ediliyor. Bir ayrım yapmadan ihtiyacı varsa restorasyon yapılacaktır.''
 
KAÇAK GÖÇ
Avrupa'ya çoğu Türkiye üzerinden yaşanan kaçak göç olayına karşı Türkiye'nin ne yapacağını soran bir parlamentere karşılık Gül, Avrupa'ya sadece Türkiye üzerinden değil Akdeniz ve başka yollar üzerinden de kaçak göç yaşandığını söyledi.
 
Cumhurbaşkanı Gül, kaçak göçün Türkiye'nin de sorunu olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin bu konuda tedbirler aldığını, uluslararası organizasyonlarla işbirliği içinde olduğunu kaydetti. Türkiye'nin kaçak göçmen almamak için çaba harcadığını dile getiren Gül, ''Biz de bu işten çok sıkıntılıyız. Türkiye yabancılar için bir depo da olamaz tabii. Bazen bunların sayıları çok büyük boyutlara ulaşıyor. Son sosyal güvenlik yasalarımız Türkiye toprakları üzerinde olan herkese bazı imkanlar tanıyor. Suçlamaktan ziyade sıkı bir işbirliğine girmenin daha doğru olduğu kanaatindeyim'' diye konuştu.
 
İSRAİL İLE İLİŞKİLER
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerindeki gelişmeler kapsamında Ortadoğu'daki arabuluculuk rolü konusunda, Türkiye'nin arabuluculuğu prestij kazanmak, görünür hale gelmek için değil, bölgesinde istikrarın, huzurun ve işbirliğinin tesisi yönünde aktif olmak için yaptığını söyledi.
 
Türkiye'nin bulunduğu bölgede geniş coğrafya ile tarihten gelen köklü ilişkilere sahip olduğuna dikkati çeken Gül, şöyle devam etti:
 
''Türkiye'nin bölge meselelerine yardımcı olma kapasitesi var. Son problemli durumlara kadar İsrail hükümeti de Filistinliler de Türkiye'den yardım talep etmiştir. Son duruma gelirseniz, o tamamen İsrail'in tercihi olarak ortaya çıkmıştır. Gazze'de süren abluka, Avrupa Konseyi'nin de BM'nin de bütün insan hakları teşkilatlarının yasal görmediği kolektif bir cezalandırma yapamayacağı yönündedir. Bir çok insan hakları örgütleri Gazze'deki insanlara yardım için seferler düzenlerken Türklerin önderliğinde 47 ülkeden insanların katıldığı yardım filosu, uluslararası sularda İsrail ordusunun saldırısına uğradı. Bu, eğer ilişkileri bugünkü noktaya getirdiyse sorumlusu Türkiye değil, İsrail'dir. İsrail, Türkiye'den herhangi bir şekilde kendisine yardım etme, arabuluculuk yapma güvenini kaybettiyse o tamamen İsrail'in bileceği şeydir. Bizim de kendi kendimize ortaya çıkma hevesimiz yoktur. Geçmişte bütün İsrail hükümetleri Türkiye'den hem bölgemizle ilgili hem geniş coğrafyayla ilgili çok talepte bulunmuşlardır. Türkiye de bölgede barış ve istikrar için çok gayret göstermiştir.''
 
Gül, geçen yıl 6 gazetenin kapatılması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından mahkum edildiğini ifade eden bir parlamentere, bunları ilk kez duyduğu yanıtını vererek, ''Bilmiyorum bilginiz doğru mu. Eğer eminseniz belgeleri bize verin takip edelim'' diye konuştu.
Gül, arkasında şiddet olmayan her ifadenin Türkiye'de ifade edilebileceğini de kaydetti.
 
''SOYKIRIM İDDİASI KABUL EDİLEMEZ''
Cumhurbaşkanı Gül, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına ilişkin bir soru üzerine ise ''soykırım'' sözünü doğru bulmadığını söyledi. Gül, şöyle devam etti:
 
''Tarihimizde soykırım yapıldığını kabul etmiyoruz. Eğer bunu kabul edenler ve iddia edenler varsa ki var, onlara çok açık bir çağrıda bulunuyoruz, 'gelin ortak bir komisyon kuralım. Soykırım yok diyen ve var diyen bilim adamları bir araya gelsin, sonuna kadar sivil, askeri arşivlerimizi açalım, bu komisyon çalışsın ve neyse kabul edelim. Hatta üçüncü bir taraf varsa, o tarafın bilim adamları da katılsın, çalışsınlar neticeyi açıklayalım' diyoruz. 100 yıl önceki olaylar, 1. Dünya Savaşı'nın olduğu dönemlerde cereyan etti. Çok acı olaylar yaşandı ve tabii ki üzgünüz. Osmanlı toprakları üzerinde Türk devleti dört cephede savaşırken, bazı vatandaşlarımızın tahrik edilmesiyle ayaklanmalar olunca bu vatandaşlarımızın yerleri değiştirildi o zamanki şartlarda. Çatışmalar, kaybolan insanlar oldu. Bunlar üzülünecek olaylardır. Bir şeyin soykırım olması için bir dine ya da ırka mensup olanları ne olursa olsun kasıtlı öldürmeniz gerekiyor. O dönemde Ermeni vatandaşlarımız Osmanlı devletinin yüksek mahkemelerde üye, başkanlık yapmış, bazı merkezlerde Osmanlı'yı temsil eden büyükelçiler... İstanbul'daki bütün Ermeni kiliseleri açık. Buna soykırım derseniz bu kabul edilemez.
 
Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar yeni nesillere düşmanlık ve nefret aşılamamak için uzun yıllar yeni nesillere gelecekle ilgili teşvikler yaptılar. Halbuki o savaşlarda bütün Balkanlar'dan milyonlarca Türk Türkiye'ye dönerken 3 milyona yakın Türk öldü. Şimdi bu acıları yeni nesillere aşılayıp komşularla düşmanlık içine sokmamak için uzun yıllar bunlar anlatılmadı, hep öne bakıldı.
 
Tarihle beraber yaşarsak, Avrupa'da kimse birbirinin yüzüne bakamaz. Yapacağımız iş şu; hep beraber geleceğe bakmamız lazım. Tabii ki acılara üzülmemiz lazım ama gelecekte dostluk, beraber olma ve dayanışma içinde halklarımızın kardeşçe yaşamasını temin etmemiz lazım. Suçlamanızı kabul edemeyeceğim. Varsa iddialar, buyurun diyorum. Çalışılsın, hep beraber görelim.''
 
Gül, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi konusunda ise Türkiye'nin komşularıyla ilişkilerde sıfır sorun politikasında önemli mesafe aldığını belirtti. Türkiye'nin siyasi iradesinin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirmek olduğunu kaydeden Gül, protokolleri hayata geçirmeyi arzu ettiklerini belirtti. Azerbaycan topraklarının yüzde 20'sinin Ermenistan işgali altında olduğunu anlatan Gül, Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesiyle bu konuyu birbiriyle ilişkilendirmediğini, ancak Ermenistan'ın bu topraklardan çekilmesi gerektiğini söyledi.
 
Gül, Kafkaslar'ın güvenlik ve işbirliği alanı haline gelmesi gerektiğini vurgulayarak, Kafkaslar'ın sorunlar çözüldüğünde Avrupa ile Asya arasında kapı olacağını ifade etti.
 
''EKSEN KAYMASI DEĞİL, ÇOK YANLI DIŞ POLİTİKA''
Cumhurbaşkanı Gül, başka bir soru üzerine Türkiye'nin AB'nin vize uygulamasından şikayetçi olduğunu söyledi. AB'nin vize politikasını gözden geçirmesi ve değiştirmesi gerektiğini dile getiren Gül, Gümrük Birliği sayesinde mallarını bir fuara gönderen Türk işadamının kendisinin AB ülkesine gidemediğini ifade etti.
 
Türkiye'nin ekseniyle ilgili soruyu da yanıtlayan Gül, demokratik standartlar, hukuk standartları, insan hakları standartları değerleri açısından eksenin değerlendirilebileceğini söyledi. ''Bu değerlerde gerileme varsa Türkiye'nin dostları, ekseni kayıyor diye tereddüt edebilir'' diyen Gül, şunları söyledi:
 
''Demokrasi, insan hakları sorunları çözülüyor ve yükseliyorsa, kadın erkek eşitliğinde yeni adımlar atılıyorsa, şeffaflık konusunda ilerleme oluyorsa o zaman Türkiye'nin ekseniyle ilgili tereddütleri doğru görmem. Türkiye'nin bütün ülkelerle işbirliği içine girme hakkı var. Türkiye'nin jeopolitik ve jeostratejik konumu açısından bunu değerlendirmesi de hakkı. İngiltere'ye biz hiç 'Commonwealth içinde aktifsin, Malezya'dan Kamerun'a kadar herkesle işbirliği içindesin' diye tenkit yürütebilir miyiz? Ya da Fransa'nın Afrika'da tarihten gelen ilişkilerini canlandırmasına bir şey denebilir mi? Türkiye'nin de çok yanlı dış politika çerçevesinde tarihten gelen dostluğu olan ülkelerle daha çok işbirliği içinde olmasını herkesin normal karşılaması gerekir.''

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.