Türkiye 16 yıl önceki Türkiye değil, köprülerin altından çok sular aktı. Valisinden, kaymakamına, muhtarından, imamına bütün kamu görevlilerini partisinin birer görevlisi gören bir anlayışla karşı karşıyayız. Bir seçim daha kazanabilmek için yapamayacağı çılgınlık, veremeyeceği taviz olmayan bir iktidar tarafından yönetiliyoruz. Ne kanun tanıyor, ne anayasa.

Bu durumda Kars'ta mevcut iktidarı eski anlayış ve yaklaşımlarla kaybettiremeyiz.

Şu partinin adayı, şu etnik yapıdan olursa şöyle olur, şu grup bölünürse böyle olur türünden ham hayallere kapılmanın da anlamı yok.

Bu seçimleri bunların baskıyla, tehditle, yalan vaatlerle, ufacık yardımlarla sonuç alamayacakları kadar büyük bir birliktelikle aşarız.

Öyle bir büyük yapı oluşturmalıyız ki, şaşırıp kalsınlar. Kıpırdayacak, müdahale edecek, çalacak takatleri kalmasın.

Bu başarıyı ancak Kars'ın mevcut durumunu iyi bilen, siyasi partilerin halk arasındaki algılarından haberdar olan, fotoğrafı iyi okuyan kadrolarla yakalayabiliriz.

"Polis bize verecek, memur bize verecek" türünden 1990'ların mantığıyla hareket etmek, halkı olmasa da kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramaz.

Birlikteliğimiz, bir partiye, ideolojiye, etnik gruba ait olmayacak. Yerel yöneticileri seçeceğiz.

Kars'ı seven, geleceğini Kars'ta hayal eden, çağdaş bir kentte yaşamak isteyen,bu baskı ve korku ikliminden tedirgin olan,parti devleti değil demokrasi talep edenler, bir çatı altında toplanacağız.

Mustafa Kemal'in hangi şartlar altında neleri başardığının bilincinde ve onun yolundan yürüyenler olarak bizler de başarabiliriz. Zor değil.