Öcalanın Avukatları İstanbulda YARGILANDI

Öcalan'ın Avukatları İstanbul'da YARGILANDI

Avukatların yargılandığı İstanbul 2. KCK Davası'nda dokuz tutuklunun tahliyesine karar verildi.

A+A-

KCK'ya yönelik açılan çoğunluğu avukat 37'si tutuklu 50 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi'nde başladı. Mahkeme Başkanı, salonun yetersizliğine ilişkin talepleri değerlendireceklerini, duruşmaların Silivri'de yapılabilmesi yönünde karar verilebileceğini bildirdi.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Mehmet Nuri Deniz ve kapatılan DEP'in eski milletvekili Mahmut Alınak'ın da aralarında bulunduğu 37 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

BDP Milletvekilleri Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, bağımsız milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de duruşmayı izleyenler arasında yer alıyor. Ayrıca İstanbul, İzmir ve Diyarbakır Barolarının da aralarında bulunduğu baro temsilcisi avukatlar ile Paris ve Berlin barolarından da bir grup avukat da salonda hazır bulundu. Bu arada tutuklu sanıklar salona alındıktan sonra avukatlar, basın mensupları ile izleyiciler içeri alındı. Ancak çok sayıda avukat içeriye girmek isteyince zaman zaman görevlilerle avukatlar arasında tartışma yaşandı.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci'nin uyarıları üzerine bir avukatın, "Daha büyük salon bulun, eğer bulamıyorsanız bu kadar adamı tutuklamayacaksınız o zaman" dediği duyuldu.

Mahkeme Başkanı Ekinci, "Siz de biz de Silivri'de duruşma yapmak istemedik. Burada en büyük salon burası bu nedenle duruşmayı burada yapacağız" dedi.

Duruşmada yoklama yapıldığı sırada bazı sanıklar Kürtçe olarak "buradayım" dedi. Bir sanığın Kürtçe "buradayım" ifadesini tam olarak söyleyememesi üzerine Mahkeme Başkanı Ekinci, "tam söyleyemediniz herhalde" dedi. Başkanın ifadesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Bu sırada yurt dışından gelen avukatlardan birinin cep telefonuyla fotoğraf çekmeye başlaması üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, çekim yapanları uyararak, fotoğraf ve görüntü alınmamasını istedi. Duruşmaya, yoklamanın yapılmasıyla devam ediliyor. Öte yandan, adliye içinde alınan güvenlik önlemleri kapsamında duruşma salonuna, sadece ana bloktan giriş sağlanabiliyor. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engellendi. Adliye dışında ise çok sayıda Çevik Kuvvet ekibi görev yapıyor.

Duruşma kimlik tespiti ile başladı. Bazı avukatlar, yurtdışından gelen Paris ve Berlin barosu avukatlarının da duruşma tutanağına geçirilmesini istedi. Bu konuda dilekçe, mahkeme heyetine sunuldu. Söz konusu kişilerin izleyici olduğunu belirten Mahkeme Başkanı, "Tutanağa geçiremeyiz. Dilekçenizi inceleriz" dedi. Daha sonra bir avukat, yurtdışından gelen izleyicilerin isimlerini tek tek okudu.

Başkan ile avukatın söz alma tartışması

Başkanın tam sözlerine başladığı sırada, avukat Ercan Kanar söz almak istedi. Mahkeme Başkanı ile avukat Ercan Kanar uzun süre söz alma tartışması yaşadı. Mahkeme Başkanı, "Söz vereceğim. İki dakika sabırlı olun. İki dakika sabır" dedi.

İddianamenin kabul kararının okunmasından önce söz alan tutuklu sanık avukat Doğan Erbaş, "Kabul kararının okunmasından önce, davaya ilişkin tüm sanıklar adına söz almak istiyorum" dedi.

Mahkeme Başkanı: "Duyduğunuz kadar"

Erbaş'ın sözlerine başlamasının ardından salondaki bazı izleyiciler, "Duyamıyoruz" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Duyduğunuz kadar. Ne yapayım şimdi salon mu yapayım?" dedi.

Sanık Erbaş: "Dava, hukuka aykırılıklar davası"

Sözlerine devam eden tutuklu sanık avukat Doğan Erbaş, "Bu dava hukuka aykırılıklar davasıdır. Bu dava hukuk fakültesi öğrencilerine ders olarak okutulmalıdır. Bu gözaltılar dünya hukuk tarihine bir kara leke olarak geçti. Suriye rejiminin bile yapmadığı bir olayı bizim hukukumuz yapmıştır. Bu olay ülke demokrasisini ayıpçı bir demokrasi haline getirmiştir. Avukatların mesleki yaşam hakları bir hukuk devletinde askıya alınmıştır. Hukukun askıda olduğu rejimlere demokrasi denilmez. Biz de sizler gibi hukukçuyuz. Öğrendiğimiz adalet ışığında savunma, kendi hukukunu hakkı ile savunacaktır. Bazı taleplerimiz var. Burada birlikte tarih yazacağız. Mahkemeniz bir çözüm aracı mı olacak yoksa gerçeği çarpıtacak bir mahkeme mi olacak? Her tarafı siyasi olan bir davadır" dedi.

"Müvekkilim Öcalan dinlenilsin"

Bu yargılamada mahkeme heyetine tarihsel bir görev düştüğünü belirten Erbaş, "Kürtlerin varlığı bir sorun olarak görülmeye devam mı edilecek? Bizler sayın Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyız. Bu dava Öcalan ile avukatlık ilişkisidir. İddianamede yeni suç olarak Öcalan ile görüşme suçu ilan edilmiştir. Oysa ilgili tüm kurumlarında çok iyi bildiği gibi bütün avukat görüşmeleri devletin izni ve kontrolü ile gerçekleşmiştir. Önderlik Komitesi gibi illegal komite grup işler yürütmek kolay değildir. Böyle bir faaliyet varsa en başta müvekkilimiz Sayın Öcalan'ın beyanı alınmalıydı. Adil yargılanma yapılıyorsa müvekkilimiz mutlaka dinlenilmelidir. Bu davanın tek tanığı müvekkilimizdir. Davanın gerçek aktörü duruşmaya getirilmelidir.. Müvekkilimiz olmadan yapılacak yargılama hukuk dışı olacaktır. İmralı bir barış adası mı yoksa bir savaş üssü mü olmuş. Bu durum aydınlanmadan yargılama yapılamaz. Devlet, müvekkilimiz ile yaptığımız görüşmelerden bilgi sahibi olduğuna göre burada bir suçun işlenmesi mümkün mü? "diye konuştu. Duruşmaya öğle arası verildi.

Ana dilde savunmaya ret

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, aranın ardından taleplere ilişkin ara kararlar okundu.

Kararı okuyan Mahkeme Başkanı Ekinci, anadilde savunma taleplerinin, sanıkların Türkçe bilmesi gerekçesiyle reddedildiğini belirtti.

Ekinci, son yasa değişikliğiyle özel yetkili mahkemelerin, ellerindeki davalar bitinceye kadar yetkilerinin devam ettiğini hatırlatarak, sanıklara atılı suçların görev suçu olmadığı ve bu nedenle Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle yargılanmanın durdurulması taleplerinin de reddedildiğini bildirdi.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci daha sonra iddianamenin kabul kararını okudu. Ekinci, sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasına geçileceğini söyledi.

Bunun üzerine sanık avukatları Kürtçe tercüman isteyerek, anadilde savunma taleplerinin reddedilmesine itiraz etti.

Mahkeme Başkanı Ekinci, avukatların itirazlarının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildiğini belirtti.

Bunun üzerine avukatlar, anadilde savunma yapmak isteyen sanıkların, tercüman olmadan adres bilgilerinin alınamayacağını ifade etti. İtirazlara rağmen kimlik tespitine geçildi.

Kimlik tespitleri sırasında bazı sanıklar Kürtçe konuştu.

Kimlik tespiti sırasında, sanıklardan eski DEP milletvekili Mahmut Alınak, kendisinin "Gençler Ölmesin Ocaklar Sönmesin Girişimi Sözcüsü" olduğunu belirterek, "Ne Türkçe ne Kürtçe ne Ermenice ne Boşnakça hiç bir dilde savunma yapmayacağım" dedi.

Kimlik tespitinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı yarın saat 11.00'e erteledi.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, salonun yetersizliğine ilişkin talepleri yarın değerlendireceklerini, duruşmaların Silivri'de yapılabilmesi yönünde karar verilebileceğini bildirdi.

Ceza istemleri

İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Tandoğan tarafından hazırlanan 892 sayfalık iddianamede, sanıkların "PKK/KCK Terör Örgütü Önderlik Komitesi" yapılanmasına dahil oldukları ileri sürülüyor. Yürütme, üye ve basın sözcüsü olarak "Önderlik Komitesi" adı altında faaliyet yürüttüğü iddia edilen sanıkların, üst düzey örgüt mensupları ile Abdullah Öcalan arasında aktarım yaptıkları, böylece örgütün varlığını devam ettirebilmesi için örgüt mensuplarının yönlendirmesinde etkin olarak yönetici düzeyinde yer aldıkları öne sürülüyor. İddianamede şunlar ileri sürülüyor:

"Terörist başı ile görüşme öncesi ve sonrasında yürütme içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren kişiler ile görüşmeyi gerçekleştirecek üyelerin Asrın Hukuk Bürosu'nda toplantı yaparak, örgütü yönetici düzeyde talimatlar oluşturup, görüşmenin içeriğini belirleyip ve görüşme bitiminde metin haline getirerek eylem talimatları verdikleri, şehirlerde ve kırsal alanda terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarına eylem talimatı verdikleri, bu talimatlar ile eylemlerin yapıldığı, aynı şekilde diğer ülkelerde de terör örgütü adına faaliyet gösteren örgüt mensuplarınca eylemlerin yapıldığı, örgütün stratejisini belirlemesinde bilerek ve isteyerek görev aldıkları anlaşılmıştır."

Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez, Ömer Güneş, Faik Özgür Erol, Hatice Korkut, Emran Emekçi ve Cengiz Kapmaz'ın "Önderlik Komitesi"nin yürütmesinde yer aldıkları belirtilen iddianamede, bu sanıkların, PKK/KCK Terör Örgütünün yöneticisi düzeyinde terör örgütü adına faaliyette bulundukları ifade ediliyor.

Çiçek, Bilmez, Güneş, Erol, Korkut, Emekçi ve Kapmaz'ın "silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 15 ile 22,5'ar yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, "Önderlik Komitesi" üyesi oldukları belirtilen ve aralarında kapatılan DEP'in eski milletvekili Mahmut Alınak'ın da bulunduğu 43 kişinin ise "silahlı örgüte üye olmak" suçundan 7,5 ile 15'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

"Bu karanlık elbet aşılacaktır"

Meslektaşlarına destek amacıyla gelen avukatlar adliye önünde "Savunmaya özgürlük" yazılı pankart açtı. Yapılan basın açıklamasına Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar, Ankara Baroso Başkanı Metin Feyzioğlu ve İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal da katıldı. Eyleme Fransa'nın çeşitli kentlerinden gelen baro temsilcisi avukatlar da destek verdi.

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, tutuklu bulunan meslektaşlarının bir çoğunun İstanbul Barosu üyesi olduğunu belirterek meslektaşlarının "tasfiye" halindeki özel yetkili mahkemelerde yargılanmayı beklediğini kaydetti. "Savunma ve avukat, şu an Türkiye'de, tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir baskı va saldırı altındadır" diyen Kocasakal, "Avukatlar ve barolar susturulmaya, ele geçirilmeye çalışılmaktadır. Toplumun hak arama özgürlüğnün güvencesi olan avukatın kendisi şu anda güvence altında değildir. Dolayısıyla baro başkanları ve birlik başkanımızla birlikte hiç bir ayrımda bulunmaksızın, avukata ve savunmaya yönelen her türlü saldırıya ve hukuksuzluğa karşı, onların yanında yer alıyoruz. Bu karanlık elbet aşılacaktır" ifadesini kullandı.

"Amacımız savunmayı savunmak"

Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlu da, "Buraya her görüşten çok sayıda meslektaşla bir araya geldik. Amacımız savunmayı savunmak. 12 Eylül faşist darbesinde bile yaşamadığımız kadar büyük bir baskı altındayız. 12 Eylül faşist darbesiyle hesaplaştığını söyleyen zihniyetin bu yaptıklarını, Türkiye ve dünya kamuoyunun değerlendirmesine havale ediyoruz. Barolar ve avukatlar, tarihin hiç bir devrinde olmadığı kadar tehdit altındadır. Bu tehdide karşı, başka bütün düşünceleri, menfaatleri, kaygıları bir keneraa bırakarak kenetlenmek suretiyle mücadele edebiliriz. Umut ediyoruz, bu birleşme, bu kenetlenme yargıya da doğru olanı hatırlatacaktır. Meslektaşlarımız için özgürlük umut ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Gültan Kışanak: "Seri cinayetin en son noktası"

Duruşma öncesinde, BDP'liler de adliye önünde eylem yaptı. Eyleme, BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak ve Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir de katıldı. Gültan Kışanak, İstanbul'daki "2. KCK" davasına ilişkin, "Avukatlara, savunmaya yönelik yapılan operasyon, artık hukuksuzluğun, adaletsizliğin, seri cinayetin en son noktasıdır" dedi.

Kışanak, KCK operasyonlarının hukuku, adaleti, eşitlik duygusunu katleden ve toplumsal hafızalarda derin izler bırakan operasyonlar olduğunu belirterek, "Adeta seri katil gibi peş peşe, hayatın bütün alanlarında barış ve özgürlük, eşitlik isteyen, bu konuda mücadele eden, söz söyleyen tüm kesimlere yönelik operasyonlar yapıldı. Avukatlara, savunmaya yönelik yapılan operasyon, artık hukuksuzluğun, adaletsizliğin, seri cinayetin en son noktasıdır. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, savunma hakkına yönelik saldırı artık bütün hakları ortadan kaldıracak kadar büyük bir saldırıdır" diye konuştu.

Sıkı yönetim ve darbe dönemlerini de yaşamalarına rağmen hiçbir dönem savunma hakkına yönelik böyle bir saldırıyla karşı karşıya kalmadıklarını iddia eden Kışanak, tüm avukatların ilk celsede serbest bırakılmasını beklediklerini belirtti.

Kışanak, Kürt halkının Türkiye'de bulunan bütün halklarla eşit yurttaşlık hukuku içerisinde kendisine ortak bir gelecek aradığını dile getirerek, "Kürt sorununu müzakere ve diyalog yoluyla çözmek zorundayız. Kürtler buna hazır. Resmi olarak diyalog ve müzakere sürecinin başlatılması, bu konuda artık mesafe alınması gerekiyor" şeklinde konuştu.

2.Gün

"Sanıklar Türkçe Bilmiyor Demedik"

Avukatların yargılandığı İstanbul 2. KCK Davası'nda avukat Eraslan'ın konuşması tutanaklara "Kürtçe konuştu ama anlaşılmadı" olarak geçti. Sanık avukatı Beştaş, "Biz sanıklar Türkçe bilmiyor demedik ki" dedi.

Çoğunluğu avukat 37'si tutuklu 50 kişinin yargılandığı 2. KCK İstanbul Davası'nın ikinci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde iddianamenin okunmasıyla devam ediyor.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasında, Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci avukatların tüm taleplerini reddetmişti.

Dün yapılan kimlik tespitinde altı avukat dışındaki tüm avukatlar sorulara Kürtçe yanıt vermişti.

Bugünkü 2. duruşmada söz alan tutuklu avukat Mustafa Eraslan, Kürtçe yaptığı savunmada "Siyasi bir tutsağım. Sadece avukatlık yaptım. Müvekkilime şantaj yapmak için beni buraya getirdiler" dedi.

Eraslan'ın konuşması, mahkeme tutanaklarına "Sanık Kürtçe dilinde bir şeyler söyledi ve anlaşılmadı" olarak geçti. Eraslan, başkanın diğer sorularına da Kürtçe cevaplar verdi.
"Anadilde savunma hakkı olmadan, yargılama yürümez"

Eraslan'ın avukatı ve aynı zamanda BDP Eş Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Kürtçe tercüman talep etti. Mahkeme Başkanı da, "Bu talebi reddettik, sürekli aynı talep yapılıyor" diye konuştu.

Tekrar söz alan avukat Beştaş, "Ben Kürtçe biliyorum. Ama çevirmeyeceğim. Biz müvekkillerimizden hiçbirinin Türkçe bilmediğini söylemedik zaten. Hepsi avukat, üniversite bitirmiş. En doğal hakları olan anadilde savunma yapma hakkı verilmezse yargılama yürümez" dedi.

Alınak: Savunma yapmıyorum

Eski milletvekili tutuklu avukat Mahmut Alınak, savunma yapmayacağını söyledi: "Önünüze konulan dava 'sözde kardeşlik' davasıdır. Bu sorulara cevap verdiğimde, bir iftiraname olan bu iddianameyi hukuki bir belge olarak kabul etmiş olurum. İddianameyi hukuki olarak kabul etmemek amacıyla savunma yapmıyorum."

Mahkeme Başkanı Ekinci, dün Kürtçe tercüman talebini CMK'nın 202. Maddesinin "Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir" ibaresine dayanarak reddetmişti.

Avukatlar da "Mahkeme heyeti, sosyal yaşamında, evinde Kürtçe konuşan bir insanın meramını en iyi Türkçe anlatabileceğine, onu iki dilde de dinlemeden nasıl karar verebiliyor" diyerek karşı çıkmıştı.

3.Gün

KCK Avukatlar Davasında 9 Tahliye

Avukatların yargılandığı İstanbul 2. KCK Davası'nda dokuz tutuklunun tahliyesine karar verildi. Tahliye olanlar arasında Mahmut Alınak da var.

Çoğunluğu avukat 37'si tutuklu 50 kişinin yargılandığı 2. KCK İstanbul Davası'nın üçüncü duruşmasında dokuz tutuklu tahliye oldu.

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi Mahmut Alınak, , Yaşar Kaya, Mehmet Nuri Deniz, Veysel Vesek, Cemo Tüysüz, Osman Çelik, Aydın Oruç, Hüseyin Çalışçı ve Haksan Sadak'ın 3. Yargı Paketi'ne göre 6352 Sayılı Kanun kapsamında tahliyelerine karar verdi.

28'I tutuklu 41 sanığın bir sonraki duruşması 6 Kasım'da görülecek. (

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.