Ayhan Erkmen: Adalet Herkese Gerek
Ayhan Erkmen, Mahmut Alınak’ın tutuklanmasını Yeni Yaşam Gazetesi’nde kaleme aldı. “Adalet Herkese Gerek!” makalesini yayımlıyoruz... İşte o yazı.
“Padişah mührü bile olsa cebinde,
Bir vaadi yok kimseye hayatın.
…
Aşkın sihirli gücüyle,
Dünyaya iyilikler saçtığımız mutlu anların toplamıdır hayat.”
2011 yılında yine bir tutukluluk deminde yazdığı ‘1918, Aşk, Hicran ve İsyan’ kitabında hayatı böyle tanımlıyor yazar ve şair Mahmut Alınak. 9 yıl sonra 10. kez tutuklanınca onun destanından bir alıntı ile başlamak istedim.
Avukat, milletvekili ve -yüreğime en yakın mesafeden- yazar ve şair Mahmut abiyi, kovsalar dahi çok iyi biliyorum ki bu ülkeyi terk etmez. Pazartesi günü yaşanan ve kameralara da yansıyan, tutuklanmasına dair, ayıp ve acı tabloya, hukukçu kimliğimle cevap bulamıyorum; yazdıkları ortadayken ve kaçma şüphesi yokken bir insan ne diye tutuklanır?
Son döneme kadar Kars merkezde yaşamasına rağmen, avukatlık mesleğine ara verip, çok sevdiği köyü Mevrek’te, acı bir öyküsü olan Cemile yarının (uçurum) hemen yanına, taşını taşıdığı, harcını harmanladığı ve çalışan emekçilere keyifle amelelik yaptığı güzel bir ev yapmıştı. Son iki kitabı köyü Mevrek’in ve bu evin ruhunu taşıyordu. Geçmiş hukuksuzluklardan dolayı AİHM’den kazandığı davasından gelen tazminatla, Mevrek ve Digor’un tarihine ışık tutacak bir müzenin projesini hazırlatıyordu.
Bunu da söyleyeceğim ya aşk olsun. Mahmut Alınak, tabiri caizse bu ülkenin kaderi ile nikah kıymış. O kadar tutuklamadan sonra çocuklarını nerdeyse tek başına büyüten eşi Güldane abla Posoflu bir Türk. Gece hükmünü yitirmeden gelenlerin ‘bu aile de ne işin var’ dediği küçük gelini ise Azeri.
Bu ülkenin geleceğini dert edindiğini söyleyenler, sosyolojisine biraz kafa yormalı. Oyuncak dükkânına giren fil gibi dağıtarak olmuyor. Bir yerlerde, birilerinin önemseme inceliği göstermediği, bir şeyler kırılıyor. Avukat Bışar Alınak’ın 3 yaşındaki ikizlerinden sevgili Mir Mahmut’un o küçücük çocuk yüreği ile ‘baba dede gelmedi mi?’ suali, insan olanın yüreğinde derin yara açıyor.
Ve geçmişte babası tutuklandığında avukat olmayı mıh gibi aklına koyan sevgili Bışar Alınak’ın, yıllar sonra, avukat olmasına rağmen, babası onuncu kez mahpushaneye giderken, adaletin tecellisine dair çığlığı bu ülkenin çocuklarının travması, kaderi.
Mahmut Alınak’ın siyaset tarzı alenidir; gizli saklı iş yapmaz, düşündüğünü anında söyler, kendisine dahi saklamaz. İnandıklarına aykırı bulduğu anda HDP’nin siyasetini alenen en şiddetli o eleştirir.
Hukuk fakültesinde ceza dersimize giren hocamız, ‘Adalet mercileri sopa kullanmaz, ışık verir, aydınlatır’ demişti. DGM’deki askeri hâkimlerin son demine yetişmiştim, ilginçti, ön yargıları yıkan, şerh koydukları kararlar oluyordu. Ne acıdır ki bu hamur, daha çook su alacak ve adalet bir gün herkese gerekecek. Ben sanık sandalyesindeyken, kürsüden dalga geçerek pis pis sırıtanlar, gün olup devran döndüğünde, sanık sandalyesinde acı acı ağlamışlardı. O an mütalaamı okuyan savcının, çok sevdiğinden zorunlu aşı dahi yaptırmadığı ikiz bebeklerini düşündüm, hayıflandım.
Mahmut Alınak’ın ‘yazmak cezaevinin bana bir bağışıdır’ dediği yazarlık serüveninde bugüne değin, biri yasaklanmış 10 kitabı yayınlanmış: HEP, DEP ve Devlet / Parlamento’dan 9. Koğuşa/ Şiro’nun Ateşi/ Nazo/ Tarihin Çarmıhında Güneş Ülkesi/ Köpekler Manifestosu/ Ateşte Yıkanmak/ Aşk, Hicran ve İsyan/ Mehmet Tunç ve Bêkes (yasaklandı) ve de Keşke.
Ailenin dillendirmediğini, bitirirken paylaşayım ki olur da belki işe yarar; Mahmut abinin çok ciddi sağlık sorunları var, gözaltına alınmasaydı cuma günü İstanbul’a gidecek, randevu aldığı Acıbadem Hastanesi’nde teşhis için biyopsi verecekti. Bu sürecin uzamamasını temenni ediyorum…
HABERE YORUM KAT