Uludere katliamının ardından bölgeye giden insan hakları temsilcileri, aydınlar, yazarlar ve siyasi parti temsilcileri İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelerek Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkında suç duyurusunda bulundu.

Aydınlar, yazarlar ve siyasi parti temsilcileri katliamı gerçekleştiren, sorumluluğu bulunan askeri ve idari görevliler hakkında soruşturma talep etti. TKP MK üyesi Aydemir Güler, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, BDP PM üyesi Şamil Altan, Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, EMEP Genel Başkanı Sema Solaklı, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, TTB eski Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Avukat Ergin Cinmen, yazar Ahmet Say, sanatçı İlkay Akkaya ve Jülide Kural ile çok sayıda kişi Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkında suç duyurusunda bulundu.

"Toplu katliam" işlemekten suç duyurusu
Çağlayan'da İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelerek, "Başbakan Erdoğan hesap verecek", "Katiller belli, hesap sorulsun" sloganlarıyla gerçekleştirilen eylemin ardından Uludere Cumhuriyet Savcılığı'na gönderilmek üzere İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusu yapıldı. Roboski köyünde bombalama emri veren tüm askeri ve sivil yetkililer, emri uygulayan tüm askeri personel, bombalama için istihbarat sağlayanlar, köylüleri bekleterek toplu katliama zemin hazırlayan tüm askeri personel ile Gülyazı Alay Komutan Vekili Jandarma Albay Hüseyin Onur Güney, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Necdet Özel hakkında, "Toplu katliam" işlemekten haklarında suç duyurusunda bulunuldu.

Olayda sağ kurtulanların beyanlarına yer verildi
TSK'ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu meydana gelen saldırıda, 17'si çocuk 35 insanın toplu halde katledildiği olayda, olay yerine gidip inceleme yapan insan hakları kuruluşları tarafından hazırlanan raporlarda, "Kürt köylülerine etnik ayrımcılık gözeterek gözdağı vermeyi amaçlayan bir katliam olduğu sonucuna varıldığı" tespitleri yer aldı. Olayda sağ kurtulan Hacı Encü, Servet Encü, Davut Encü ile kardeşlerini yitiren Muzaffer Encü'nün beyanlarında, olay akşamı askerlerin yollarını kesip sınırda beklettikleri ardından bomba yağdırıldığı, orada PKK'li kimsenin olmadığı, olaydan sonra hiçbir askeri yetkilinin gelmemesiyle çoğu yaralının donarak öldüğü ve cesetlerin paramparça olduğu ifadelerine yer verildi.

"Sınırda bekletip topladıktan sonra bombaladılar"
Köy muhtarı Haşim Encü tarafından kaçakçılığın atalardan beri gelen sınır ticareti olduğu, normalde her kaçak grubun geçişinde askerin arayıp teyit ettirdiğini ancak olay akşamı kimsenin aramadığını, grupların sınırda bekletilip topladıktan sonra bombalamanın olduğu ve bu saldırının Genelkurmay Başkanından, bölgede görevli komutanlardan habersiz olabilecek bir saldırı olmadığı şeklinde beyanları bulundu.

Özel ve Erdoğan'a suç duyurusu
Genelkurmay Başkanlığı'nın olaya ilişkin açıklamasında, "Terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir" ifadelerinin yanlış bilgi vererek suçluları korumaya ve delilleri karartmaya çalıştığı, bölgenin daha önce çatışmaların gerçekleştiği yer olmadığı vurgulandı. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in de açıklamasında, "Terörist oldukları zannıyla saldırı yapıldığı ve istihbarat eksikliğinden kaynaklı operasyon kazası olduğu" ifadelerinin açıkça suçu örtbas edip suçluyu koruduğu ve suçu hafifleterek yargıya müdahalenin söz konusu olduğuna dikkat çekildi.

"Askeri ve idari görevliler cezalandırılsın"
"Katliam bir insanlık suçudur. Roma ve Nürnberg statüleri çerçevesinde soruşturma ve yargılama yapılması gerekir" denilen suç duyurusunda, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın Başbakan'ın "vur" emri verip vermediğine ilişkin iddialarının da göz önüne alınarak, tüm askeri ve idari yetkili görevlilerin araştırılması ve cezalandırılması talep edildi.