1. HABERLER

  2. Enver Paşa HAİN miydi?
Enver Paşa HAİN miydi?

Enver Paşa HAİN miydi?

Sarıkamış üzerine özellikle son dört yılda pek çok şey yazılıp söylendi.

A+A-

Sarıkamış üzerine özellikle son dört yılda pek çok şey yazılıp söylendi.  Son dört beş yıla değin bu konuda değil bir tartışma; böyle bir olay yokmuş gibi davranılıyordu.

 

Hatta bu gün bu konuda ahkâm kesenlerin birçoğunca bilinmiyordu bile. Bakmayın şimdi allame kesildiklerine.

 

Sarıkamış’ta yaşanan bu hazin öykünün benzerleri Osmanlının siyasal yaşamı boyunca pek çok yerde yaşanmış. İnsanlar kitleler halinde yaşamlarını kaybetmişler. Galiçya'da Balkan’larda Kafkas’larda…ve unutulup gitmişler.  

 

Sarıkamış harekâtında yaşanılanların gündeme getirilmesinin bir tek doğru amacı olabilir; o da geçmişte yaşanan bu hazin dramdan ders almak, bu ülkenin öyle kolay kolay kazanılmadığını iyice bellemek.

 

Gerisi boştur.

 

Sarıkamış harekâtında yaşamını yitirenlerin yakın torunları; yani sizler, bizler bu olayda yaşamını yitirenleri anımsıyor, bir şeyler yapabiliyorsak ve yapabiliyorsanız amaçlanan hedefe ulaşılmış demektir.

 

Ancak bu olayın gündeme getirilmesini fırsat bilen birileri oturmuş, Enver hain miydi, değil miydi'yi tartışıyor; Enver Paşa’yı aklamaya çalışıyorlar.

 

İddia ediyorum ki değil Türkiye cumhuriyeti tarihinde; bütün Osmanlı tarihinde bu kadar “kredi” verilen ikinci bir kişi yoktur. Adam götürmüş ordunun savaşlardan arta kalanının büyükçe bir kısmını Allahuekber’lerde, Soğanlı’larda kırdırıp kaçmış; hala daha birileri çıkmış Enver Paşa’yı aklamanın hesaplarını yapıyor. E pes vallahi.

   

Enver Paşa deneyimsizliği, yetersizliğiyle; Sarıkamış harekâtıyla bu ülkenin başına gelen birçok felaketin kapısını doğrudan açmış bir adam olduğu gibi, ondan sonraki tarihsel olaylarda da iyi bir sınav verememiş bir kişiliktir.  

 

Gelin kimi tarihsel olguları hatırlayalım:

 

            a/ Sarıkamış harekatında profesyonel, gerçekten savaşçı, yürekli insanların dağlarda doğaya yenilmesiyle arkada doğru dürüst savaşacak asker kalmamıştır.Bunun bir sonucu olarak birkaç ay sonraki Çanakkale savaşında bu ülkenin yetişmiş, deneyimli, birikimli, eğitimli insanları son kanlarına kadar savaşmış; ülke yetişmiş, deneyimli ve kültürlü önemli bir gücünü savaş alanında bırakmak zorunda kalmıştır.

 

            b/ Sarıkamış harekatında önemli ölçüde bir askeri gücün kaybedilmesi nedeniyle ülke savunması zafiyete uğratılmış; önü açılan Rus işgal güçlerinin, Anadolu'nun içlerine kadar girip yerleşmesi için hiçbir askeri engel kalmamıştır. Bunun üzerine Rusların Anadolu’yu işgali halinde burada kendine yerleşik müttefikler bularak kalıcı hale gelmesini engellemek ve bölgede Rus güdümlü bir Ermenistan kurulmasını engellemek kaygısıyla “tehcir” denen yola başvurulmuştur. Ancak sevk edilen insanların korunmasının yetersiz olduğu; doğru dürüst yerine getirilemediği bu zorunlu göç ettirme sırasında savunmasız insanlar doğanın, eşkıyaların ve yağmacıların ellerine bırakılmıştır.

 

Bugün günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin tepesinde sallandırılıp durulan “Ermeni Soykırımı” diye sunulan Demokles’in kılıcını başımıza bela eden de bu değil midir?

 

            c/1918 de Erzincan’a değin işgal altında bulunan topraklarda varlığını sürdüren Rus-Kafkas ordusu kalıntılarıyla; karşı- devrimci, ayrılıkçı Kafkasya Seym Hükümeti'nin ordusu olan ordu yöneticileriyle yapılan ateşkes görüşmeleri sonrasında yapılan anlaşmada karşı taraf “Sizin Kürtler bizi işgal ettiğimiz topraklarda rahatsız ediyor, bize saldırıyorlar,” diye sızlanarak, anlaşmaya Kürtlerin Osmanlı yönetimince engellenmesi için Osmanlıyı yükümlülük altına sokan maddeler koydururken, Enver ve arkadaşlarının aklına Rus işgali altındaki topraklardaki Ermeni Taşnak militanlarının Müslüman halk üzerinde uyguladığı terörün engellenmesini talep etmek gelmemiştir.

 

Komediye bakın; adam ülkenin kaderi hakkında söz söylüyor; ama böyle yaşamsal bir şeyi unutuyor. Anlaşma imzalandıktan neredeyse bir hafta sonunda yapılan hatanın farkına varıyor ve Ruslara anlaşmaya böyle bir madde daha ekletmeyi öneriyorlarsa da karşı taraf buna gülüp geçiyor; “abartıyorsunuz,” diyorlar ve öneriyi reddediyorlar. Böylece de işgal ordusu artıklarının geriye çekilirken yaptıkları katliamlara olanak sağlıyorlar.

 

            d/Bolşevik Rusya ile yapılan Brest -Litovsk anlaşmasının birinci görüşmelerinde Kars -Ardahan ve Batum istenmiyor.  Neyse ki Sovyet heyetinin anlaşmadan vazgeçmesi ve ülkelerine geri dönmesi üzerine anlaşma imzalanamıyor; ancak bunun üzerine Almanya, Sovyet topraklarında ilerlemeye başlayınca görüşmeler 1 Mart 1918 de yeniden başlıyor işte o zaman, “Türk heyeti Ruslara karşı yeni taleplerle ortaya çıkmış… Elvile-i selase’nin Türkiye’ye iade edilmesi …”(E.Şahin) istenmiş; daha çok Almanların bastırması ve dayatmasıyla Kars –Ardahan –Batum’un Türkiye’ye bırakılması Sovyet Rusya heyetine kabul ettirilmiştir.

 

Sözün kısası Enver Paşa’nın askeri şefliğinde geçen dönem hiç de parlak değildir. Parlak olmamaktan da öte, oldukça kötü. Bu nedenle Enver paşanın Hain olup olmadığını tartışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Çok da bir önemi yok. Kaldı ki hainlik göreceli bir kavram. Ancak; bir askeri yönetici olarak, lider olarak tehlikeli ölçülerde yetersiz olduğu tartışmasız. 
 
Erkan Karagöz
Gazeteci / Yazar

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.