1. HABERLER

  2. POLİTİKA

  3. Bilgen, HDP Grup Toplantısı'nda Konuştu
M. Esat Güvenin 12 Eylül ANILARI

M. Esat Güven'in 12 Eylül ANILARI

Mahmut Esat Güven, 12 Eylül öncesi ve sonrası cezaevinde yaşadığı bir kısım anılarını, bu kitabında okurlarıyla paylaştı.

A+A-

23. Dönem AK Parti Kars Milletvekili Mahmut Esat Güven, 12 Eylül Askeri Darbesi öncesi ve sonrası cezaevinde yaşadığı bir kısım anılarını, bu kitabında okurlarıyla paylaştı.

Güven kitabını, genç olmanın suç sayıldığı 12 Eylül döneminde, geçliğin toplatıldığı adalardaki (cezaevleri) genç adalılara ve Necdet Adalı’ya ithaf ettiğini söyledi.

Güven, Sokak Yayınları tarafından yayınlanan kitabında, 1968 yılından başlayıp 1977 – 1986 yılları arasında, cezaevinde yaşadıklarına ve yorumlarına yer verdi.

12 Mart Askeri Muhtırası sırasında üniversite öğrencisiyken, 12 Eylül Askeri Darbesini de Mamak Askeri Cezaevi’nde tutkuluyken ve 20 Şubat Postmodern Darbesini ise Refah Partisi Kars İl Müfettişi olarak yaşayan Mahmut Esat Güven’in kitabı, yakın tarihimizle ilgili birçok bilgi ve belge içeriyor. Ayrıca kitapta, 12 Eylül’ün yargılandığı günümüzde, adını sıkça duyduğumuz 12 Eylül darbecilerince, o dönem idamı ilk olarak gerçekleştirilen Necdet Adalı ile ilgili de birçok anı ve Adalı’nın şimdiye kadar hiç ve hatta ailesinde bile olamayan yayınlanmamış fotoğraflarına da yer veriliyor.

Güven, Fazilet Partisi’ne kapatılma davası açıldığı sırada bu partinin Kars İl Başkanı, AK Parti ye kapatılama davası açıldığında ise yine AK Parti Kars Milletvekili olan Güven, Türkiye’de yaşanan darbe ve darbe girişimlerinin hepsinde (ister solda, ister muhafazakâr kesimlere karşı olsun) sürekli darbe mağdurlarının yanında yer aldı.

Kitabını kaleme almasındaki amacını ise Güven, “Marksist düşünceden İslami düşünceye geçiş süreci ile birlikte, 1969 yılından itibaren bazı öğrenci hareketleri, zamana göre bazı yorumlar, 12 Eylül öncesi ve sonrası Mamak Askeri ve Sivil Cezaevlerinin durumları, mahkemelerin haksız kararları vb. konularda mümkün olduğunca kimseyi kırıp dökmeden okuyucuyu bilgilendirmek istedim.” Şeklinde ifade etti.

VAHŞİ KAPİTALİSTLER VE EMPERYALİSTLER, EKONOMİK KRİZLERİN FATURASINI HALKLARIN SIRTINA YÜKLÜYOR
Kars’ta satışı ve dağıtımı, Özgür Kırtasiye tarafından yapılan kitabın arka kapağında ise Güven’e ait şu ifadeler yer alıyor.

“Emperyalist-kapitalist sistemin zaman zaman kendi içinde düştüğü krizin faturası, emperyalizme bağımlı az gelişmiş ülkelerin halklarına ödetilmektedir. Kendi iç dinamikleri ile gelişemeyen cılız kapitalist ülkelerin veya az gelişmiş ülkelerin sık karşılaştığı felaketlerden biri de kısa süreli aralıklarla gündeme gelen darbeler veya darbe girişimleridir. Dolayısıyla ülkelerde az da olsa var olan demokratik haklar ortadan kaldırılarak yerini daha baskıcı iktidarlara bırakmaktadırlar.

Gençlik, yapı itibari ile önceden görebilen, gördüğünü değiştirmek isteyen, fedakâr, cesur ve dinamik bir yapıya sahiptir. Bundan dolayı da dünyadaki tüm toplumsal dönüşümlerde ilk kıvılcım özellikle üniversite gençliğinden başlamak üzere toplumun diğer kesimlerini kapsar. Gençliğin bu özelliklerinin farkında olan egemen sınıflar karanlık hesaplarını gençlik üzerinden yapmaya çalışırlar. Nitekim darbe dönemleri aslında genç olmanın suç sayıldığı dönemlerdir.

Emperyalist-kapitalist sistemin içine düştüğü bunalımlar, bu sistemin cılız bir halkası olan ülkemizi de haliyle olumsuz etkilemiştir. Bu yüzden ülkemiz sık sık darbelere tanıklık etmektedir. Darbelerin varlığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gençlik üzerinden izah edilmeye çalışılmıştır. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde gençlik, devrimci/ülkücü adı altında birbirleriyle kavga ettirilirken 28 Şubat’ta ise bazı tarikat ve cemaatlerden yola çıkılarak özellikle gençliğin giyim kuşam ve inançlarından hareketle darbeye kılıf hazırlanmıştır.”

BENİ BURADA ARAMA ANNE, ADIMI SORMA - SAÇLARINA YILDIZ DÜŞMÜŞ KOPARMA ANNE!

Şair Nevzat Çelik’in Güven’in cezaevi ve dava arkadaşı Necdet Adalı’ya ithafen yazdığı ve Ahmet Kaya tarafından da seslendirilen “Beni burada arama anne, kapıda adımı sorma?” parçasına ait şiirinin sözleri, Başbakan Erdoğan’ı 20 Temmuz 2010’da yaptığı bir konuşmasında kürsüde gözyaşlarını tutamamış ve ağlatmıştı.

12 Eylül’de, suçsuz yere gözaltına alındıktan sonra çocuk yaşta idam edilen Sağcı Mustafa Pehlivanoğlu ile Solcu Necdet Adalı’dan bahseden Erdoğan, kürsüde gözyaşlarına boğulmuş ve 12 Eylül darbesi eleştirmişti.

Erdoğan, bu konuşmasında ilk olarak Ahmet Kaya’nın da şarkılarına konu olan bu şiir ve Necdet Adalı için, "Bakın Necdet Adalı, o zaman bir cinayet suçlaması ile tutuklandı. Serbest bırakılacağından o kadar emindi ki firar girişiminde bile bulunmadı. Kendisini yargılayan Hâkim, karara şerh koydu ama fayda etmedi. Adalı darağacının götürüldü. O şiir bakın o günlerde Adalı’yı nasıl anlatıyor….

“Beni burada arama
Arama anne.
Kapıda adımı, adımı sorma.
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne ağlama.

Kaç zamandır yüzüm traşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim kulağım kirişte
Ölümü özledim anne.
Yaşamak isterken delice” demişti.

BİR SAĞDAN BİR SOLDAN ASTIK VE DENGELEDİK
Necdet Adalı’nın geri gelmediğini de söyleyen Erdoğan, 12 Eylül Darbesinin mimarı Kenan Evren’i kastederek, sağ kesimden de o dönemde haksız yere idam edilen Sağcı Mustafa Pehlivanoğlu’nu da anmıştı. Erdoğan, Pehlivanoğlu’nun mektubunu okurken gözyaşlarına hakim olamamış ve “Necdet Adalı’yı asanlar, ayrıca bir sağcı Mustafa Pehlivanoğlu’nu da idam ettiler, dengelemek için. Mustafa’dan geriye şu satırlar kaldı. “Sevgili anneciğim ve babacığım, beni yetiştirdiniz. Beni affedin. Ben evladınız olarak Allah ve Resul’ünün yolundan ayrılmadım. Ben de Allah’ın huzuruna çıkacağım kardeşim gibi. Ve suçum varsa çekeceğim ama bana haksız yere ithamda bulunan varsa? Onlarla da arada hesaplaşacağım dedi.” demişti.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.
1 Yorum