Anayasa değişikliği için 12 Eylül'de yapılacak referandum öncesinde miting düzenlemek için Diyarbakır'a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yaklaşık 12 bin kişiye hitap etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referanduma sayılı günler kala Diyarbakır’a gitti.
Başbakan Erdoğan'ın iki genel başkan yardımcısı, 8 bakan ve Van, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Hakkari, Bitlis, Muş, Urfa, Elazığ, Adıyaman'dan beraberinde getirdiği 36 milletvekili ile gövde gösterisi etkili olmadı.
Başbakan Erdoğan'ın konuşması öncesinde bakanlar ve milletvekilleri kürsüye tek tek çağrılarak, kalabalığa tanıtıldı. Bakanlar arasında Mehdi Eker, Zafer Çağlayan, Mehmet Şimşek, Ertuğrul Günay ve Ahmet Davutoğlu yer aldı.
Kürt sorunu konusunda bir şey dile getirmeyen Erdoğan, 45 dakikalık konuşmasında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ni kapatacaklarını söyledikten sonra müjde verir gibi, "En kısa zamanda yeni bir cezaevi kuracaklarını" söyledi.
Miting öncesinde BDP'nin protestosundan çekinen AKP'liler Urfa ve Elazığ'dan sabah erken saatlerinde itfaiye ve temizlik araçları getirirken, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin temizlik hizmetlerini kendi araçları ile sunması, getirilen araçlar otoparka çekildi. İstasyon Meydanı'nda yapılan miting öncesinde yoğun güvenlik önlemi alan polis, aynı şekilde havadan da helikopterle alanı gözetledi. AKP'lilerin günler öncesinde miting için bildiri dağıtmasına rağmen, İstasyon Meydanı'nda zayıf bir kalabalığa hitap etti. Erdoğan'ın konuşması sırasında pankart açmak isteyen TEKEL işçileri ile Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu polis zoruyla alandan çıkarıldı.
YENİ CEZAEVİ KURACAĞIZ
Yaklaşık 45 dakika süren konuşmasında Kürt sorununa değinmeyen Başbakan Erdoğan, siyasal yaşamı boyunca son iki aydır gündemine aldığı 12 Eylül 80'de Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkenceleri "titreyen" bir sesle dile getirdi. Ardından titreyen sesi birden gürleşen Erdoğan, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ne kapatacaklarını ancak yeni cezaevini hemen kuracaklarını, sanki müjde veriyormuş edasıyla dile getirerek bir yörenin halkına hapishane kurma vaadinde bulunan nadir siyasetçilerden biri olarak tarihe bir daha geçti.
Türkiye'nin 28 Şubat süreci ve 90'ların ilk yarısında demokrasi dışı uygulamalarla karşılaştığını ve ölümlerin yaşandığını söyledi. Erdoğan, “Faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz. Ensesine sıkılan kurşunları biliriz. Evi basılıp tarumar edilmek nedir biliriz. Kitapların derdest edilmesini biliriz. Köy meydanlarına toplanan köylülere eziyeti biliriz. Köylerin boşaltılması ne demektir, meraların yasaklanması nedir biliriz. Hapisteki oğlunu ziyarete eden, ama oğluyla tek kelime Kürtçe konuşamayan annenin feryadını, yüreğindeki acısını biz biliriz. Hakkari’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan ve oracıkta vefat eden Hacı Sait Caminin imamını, ailesinin kederini biz biliriz. Oğlunu şehit vermiş, Çorum'lu annenin gözyaşı benim yüreğime bırakır, oğlunu dağda çetelere kaptırmış, terör örgütüne kaptırmış ananın gözyaşı benim ciğerime akar” şeklinde konuştu.
Konuşmasında faili meçhul cinayetlere de değinen Başbakan Erdoğan, "Apê Musa, yani Musa Anter'in acısını bizler unutamayız. "Orhan Miroğlu’nun yarasını bizler unutamayız. Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını akılımızdan çıkaramayız. Ahmedê Xani’nin aşkını, Fakiye Teyran’ın sevdasını bizler aklımızdan çıkaramayız" dedi.
Erdoğan konuşmasında muhalefetin günlerdir "Başbakan Diyarbakır'da ne konuşacak" diye yazıp çizdiklerini belirten Erdoğan, "Sayın Bahçeli söyleyecek sözün varsa Diyarbakır’a gel, söyleyeceklerini Diyarbakır meydanında söyle. Diyarbakır’a git farklı konuş, İstanbul’a git farklı konuş, bizim kitabımızda bu yok. Tunceli’de farklı, Kayseri’de farklı konuşuyor. Biz Kayseri’de de aynı, Tunceli’de de aynı konuşuyoruz. Diyarbakır’dan sesleniyorum, bu başbakan doğuda ayrı batıda ayrı, kuzeyde ayrı, güneyde ayrı konuşan bir başbakan değildir" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, referanduma sayılı günler kala Diyarbakır’a gitti.
Başbakan Erdoğan'ın iki genel başkan yardımcısı, 8 bakan ve Van, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Hakkari, Bitlis, Muş, Urfa, Elazığ, Adıyaman'dan beraberinde getirdiği 36 milletvekili ile gövde gösterisi etkili olmadı.
Başbakan Erdoğan'ın konuşması öncesinde bakanlar ve milletvekilleri kürsüye tek tek çağrılarak, kalabalığa tanıtıldı. Bakanlar arasında Mehdi Eker, Zafer Çağlayan, Mehmet Şimşek, Ertuğrul Günay ve Ahmet Davutoğlu yer aldı.
Kürt sorunu konusunda bir şey dile getirmeyen Erdoğan, 45 dakikalık konuşmasında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ni kapatacaklarını söyledikten sonra müjde verir gibi, "En kısa zamanda yeni bir cezaevi kuracaklarını" söyledi.
Miting öncesinde BDP'nin protestosundan çekinen AKP'liler Urfa ve Elazığ'dan sabah erken saatlerinde itfaiye ve temizlik araçları getirirken, Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin temizlik hizmetlerini kendi araçları ile sunması, getirilen araçlar otoparka çekildi. İstasyon Meydanı'nda yapılan miting öncesinde yoğun güvenlik önlemi alan polis, aynı şekilde havadan da helikopterle alanı gözetledi. AKP'lilerin günler öncesinde miting için bildiri dağıtmasına rağmen, İstasyon Meydanı'nda zayıf bir kalabalığa hitap etti. Erdoğan'ın konuşması sırasında pankart açmak isteyen TEKEL işçileri ile Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu polis zoruyla alandan çıkarıldı.
YENİ CEZAEVİ KURACAĞIZ
Yaklaşık 45 dakika süren konuşmasında Kürt sorununa değinmeyen Başbakan Erdoğan, siyasal yaşamı boyunca son iki aydır gündemine aldığı 12 Eylül 80'de Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkenceleri "titreyen" bir sesle dile getirdi. Ardından titreyen sesi birden gürleşen Erdoğan, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'ne kapatacaklarını ancak yeni cezaevini hemen kuracaklarını, sanki müjde veriyormuş edasıyla dile getirerek bir yörenin halkına hapishane kurma vaadinde bulunan nadir siyasetçilerden biri olarak tarihe bir daha geçti.
Türkiye'nin 28 Şubat süreci ve 90'ların ilk yarısında demokrasi dışı uygulamalarla karşılaştığını ve ölümlerin yaşandığını söyledi. Erdoğan, “Faili meçhullerin acısını çok iyi biliriz. Ensesine sıkılan kurşunları biliriz. Evi basılıp tarumar edilmek nedir biliriz. Kitapların derdest edilmesini biliriz. Köy meydanlarına toplanan köylülere eziyeti biliriz. Köylerin boşaltılması ne demektir, meraların yasaklanması nedir biliriz. Hapisteki oğlunu ziyarete eden, ama oğluyla tek kelime Kürtçe konuşamayan annenin feryadını, yüreğindeki acısını biz biliriz. Hakkari’de sabah ezanını okuduktan sonra saldırıya uğrayan ve oracıkta vefat eden Hacı Sait Caminin imamını, ailesinin kederini biz biliriz. Oğlunu şehit vermiş, Çorum'lu annenin gözyaşı benim yüreğime bırakır, oğlunu dağda çetelere kaptırmış, terör örgütüne kaptırmış ananın gözyaşı benim ciğerime akar” şeklinde konuştu.
Konuşmasında faili meçhul cinayetlere de değinen Başbakan Erdoğan, "Apê Musa, yani Musa Anter'in acısını bizler unutamayız. "Orhan Miroğlu’nun yarasını bizler unutamayız. Şivan Perver’in hasretini görmezden gelemeyiz. Ahmet Kaya’nın gurbette vefatını akılımızdan çıkaramayız. Ahmedê Xani’nin aşkını, Fakiye Teyran’ın sevdasını bizler aklımızdan çıkaramayız" dedi.
Erdoğan konuşmasında muhalefetin günlerdir "Başbakan Diyarbakır'da ne konuşacak" diye yazıp çizdiklerini belirten Erdoğan, "Sayın Bahçeli söyleyecek sözün varsa Diyarbakır’a gel, söyleyeceklerini Diyarbakır meydanında söyle. Diyarbakır’a git farklı konuş, İstanbul’a git farklı konuş, bizim kitabımızda bu yok. Tunceli’de farklı, Kayseri’de farklı konuşuyor. Biz Kayseri’de de aynı, Tunceli’de de aynı konuşuyoruz. Diyarbakır’dan sesleniyorum, bu başbakan doğuda ayrı batıda ayrı, kuzeyde ayrı, güneyde ayrı konuşan bir başbakan değildir" diye konuştu.