1. YAZARLAR

  2. Ali ihsan ALINAK

  3. Barış Uzak İhtimal
Ali ihsan ALINAK

Ali ihsan ALINAK

Barış Uzak İhtimal

A+A-

“… Hazımsızlık had safhadadır. Yüzleşmenin etkisine giren Türkiye; Kürtleri ile Anayasal düzeyde barışmak zorunda kalmıştır. Zorlama ve zorlayıcı tavırların amacı budur. Olmaması durumunda ayrılıkçı ve etnik temeldeki farklılaşmayı körükleyen Büyük Ortadoğu Projesi’nin etkisiyle çözümsüzlüğe giden ve bölünen bir Türkiye’dir.” (Yüzleşme – Ali İhsan ALINAK 21.11.2007) www.PolitiKARS.com

***
Kaygıların alabildiğine yoğunlaştığı bir dönemeçten, umutlu bir yol ayrımına gelebilmenin hayali ile yazabilmek isterdim.

Süreç hiçte iç açıcı değil!

Eylemsizlik ve PKK

PKK (KCK), eylemsizlik kararını 1 Mart tarihinden geçerli olmak üzere tek taraflı olarak kaldırdı. Bu kararın olası sonuçları üzerinde durmak gereği artmıştır. Son dönem açıklamalar incelendiğinde, sürecin nelere gebe olduğuna dair ipuçlarını da yakalamak mümkün…

Avukatları aracılığı ile “Yol Haritası”nı kamuoyu ile paylaşan PKK lideri Öcalan’ın Kürtler üzerindeki etkinliği, bölge siyasetini derinden etkilemektedir. Tüm reflekslerin bu temelde geliştiğini görebiliriz.

Oyundaki hamlelerin yansımalarını izlerken, kimlerin “mat” olacağını kestirmek fal bakmanın ötesine çıkıyor… 30 yıllık savaş ve sonuçları ortadadır!

PKK ve Kürt siyasetinin bugünkü durumunu incelerken, “Ortadoğu’da neler olabilir?” sorusuna cevap aramak gerektiğini belirtmek gerekiyor.

Ortadoğu Devrimleri (?)

… Arap coğrafyasındaki “post-modern halk ayaklanmaları”, iktidarların korkulu rüyası olmuştur. Sindirilmiş halk yığınlarının öfkesiyle başlayan isyanlar; “sırça köşk”lerini koruma gayretindeki iktidar sahiplerinin ne denli zayıf olduklarının göstergesidir.

Yığın psikolojisi ile tepkiler koymanın uzun soluklu devam etmeyeceği ve iktidarı kimlerin paylaşacağı süreç içinde belirginleşecek gibi... Muhalif güçlerin örgütlülüğü ve önderliklerinin tartışılacağı kesindir. Görünen o ki, bu devrim (?) görüntüleri; iktidarları “DİZAYN” çabasının ötesine geçemeyeceği gerçekliğidir. Nitelikleri ve hizmet edecekleri alanların değişmediği görebilirsiniz! Son kullanma tarihleri geçmiş bazı kişiliklerin sahadan atılması operasyonu olduğunu Mısır ve Tunus örneklerinde görebilirsiniz.

Libya benzer süreci yaşamaktadır. İktidarları kimlerin paylaşacağı kaygısı ciddi anlamda hissedilmektedir. Uluslararası sermayeye hizmet etmekten başka görevleri olmayan mevcutlar!, sus payı hesabı içine girmişlerdir. Hesap öfkeli yığınları susturabilmenin üzerinedir.

Ortadoğu coğrafyasındaki “Özgürlük Çığlıkları” ciddiye alınmamakta; olayların ekonomik boyutu öne çıkarılmak istenmektedir. Halklar, “demokratik hak talep edemez” söyleminin haklı bir söylem olduğu propagandası ile istemler popüler söylemlerin içinde eritilmeye çalışılıyor. Aba altından sopa gösterilerek teslim alınmalar yaşanmaktadır.

Bu ve benzeri politik duruşları Ortadoğu’nun tümünde görmek mümkündür. Benzerlikler gösteren bu durum bazen yanılgıya düşmemize sebep olabiliyor. Şartları değerlendirirken öncü güçleri ve politik söylemlerini dikkatle inceleme gereği vardır. Arap halklarının birlik ve önderlik sorunu on yıllardır devam eden bir sorundur...

Türkiye’de Demokrasi

Türkiye’nin Ortadoğu’da model ülke olduğu varsayımı üzerine geliştirilen tartışmaların ne denli gerçeklikle örtüştüğünün belirlenmesi gerekmektedir.

Cevaplanması gereken, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sicilidir.

Türkiye bir model ülke mi? Yoksa bu kocaman bir propaganda yalanı mı? Bu ve benzeri sorulara cevap ararken sürekli karşımıza sağır bir duvar gibi; demokrasi, insan hakları, Kürt ve Türklük sorunu çıkmaktadır.

Hayatın her alanında etkilerini hissettiğimiz sorun! Kangrenleşmiştir... Ölümcül hastalık her yanı sarmış, çözümler konusunda tedirginlik artmış, yığınlar nezdinde kopuşlar başlamıştır. İnkârcı yapının etkilerini her alanda görmekteyiz. Çelik gibi sert bu yapı, kolay yıkılır değil... Zamana yayma ve oyalamayı temel ilke edinen anlayış, çözümsüzlüğü derinleştirmektedir.

Süreç hiçte iç açıcı değildir! 30 yıllık savaş ve sonuçları ortadadır! Bu gün vicdanlar nezdinde aklanma ve af dileme dönemidir. On binlerle ifade edilen failleri belli “kayıplar” konusu, sürgün yaşamları ve ötekileştirilmiş kitlelerden bahsetmek gerekiyor.

Cin şişeden çıkmıştır! Kürt sorunu artık inkârcı propaganda aldatmalarını yok eden yığınsal kabul gören bir dönem yaşıyor. Federal Kürdistan’daki nesnel gerçeklik ve devletleşme süreci; kanıksanmış tüm algıları alt üst etmiştir.

Aksine AKP hükümeti tekçi ve milliyetçi söylemler üzerine geliştirdiği bir propaganda süreci içinde... Samimiyetsizlik alabildiğinde derinleştirilmiştir. Kürtlerden daha çok Türkleri elde tutma siyaseti çözüm sürecini derinden etkilemekte olup, kaygıları arttırmaktadır. Kürtlerin kendilerini temsil edebilme şartlarını yok edebilecek manevralar yapılmakta, yandaş ve karşıt Kürt söylemleri ile bir tasfiye projesi geliştirilmek istenmektedir.

Umuda giden yol umutsuzluk batağına sapmıştır. Kaygılarım gittikçe artmıştır.

12 Haziran seçimleri çok şeye gebe gibi gözüküyor! Kılıçlar kınlarından çekilmiş halde... PKK varlığını sürdürme gayretinde, AKP ve devlet ise PKK’yi yok etmenin peşinde... Dayatılan çözümsüzlüğün, içinden çıkılamaz bir sürecin başlangıcı olabileceği kaygısı, Öcalan’ın konumu, PKK ve Kürtler üzerindeki yansımaları merakla beklenmekte…

Bu gün “Türkiye’de Barış” çok uzak bir ihtimal gibi gözükmektedir. 30 yıllık savaş ve sonuçlarından ders alınmışa benzemiyor...

07 Mart 2011 / Kars

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.