Akşener, 'Felaketin Sorumlusu Sensin!'

Akşener, 'Felaketin Sorumlusu Sensin!'

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup toplantısında deprem sonrası yaşananlar nedeniyle iktidara yüklendi.

A+A-

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Deprem bölgesinde karşılaştıkları durumu anlatarak başladığı konuşmasında iktidarı eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'artık daha rahatız sözlerini eleştiren Akşener, "felaketin sorumlusu sensin Erdoğan, felaketin merkezi Beştepe’dir." diye konuştu.

Yabancılara konut satışının yasaklanması çağrısını yineleyen Akşener'in konuşmasının satır başları şöyle: "Binlerce insanımız yakınlarının enkaz altında azalan seslerini dinlediler. Evlatlarını çıkarma ümidiyle beklediler günlerce. Yüzlerce kiloluk betonları elleriyle kaldırmaya çalışmış birileri, beklediği yardım gelmemiş ama. Enkaz altından kurtulanların çektiği çile de ayrıydı. Cenazesine kefen bile bulamayan insanlarımız vardı. Benden kefen istediler, kadınlar tuvalet istediler, hijyen malzemeleri istediler.

Akşener, "Felaketten seçim vaadi devşirmeye kalkanların farkındayız" dedi.

'24 YILIN ARDINDAN DERS ALINMADIĞI GERÇEĞİYLE KARŞILAŞTIK'

"Depremin yedinci gününde bile çadır bekleyen aileler vardı. Barınma, ısınma ve hijyen ihtiyacını karşılayamayan, tuvalet sorunuyla uğraşan vatandaşlarımız vardı. Biz 24 yılın ardından sadece deprem gerçeğiyle değil, hiçbir dersin alınmadığı gerçeği ile yüzleştik. Beton blokların değil, ahlâkın da çürüdüğü gerçeğiyle yüzleştik. Rant sevdasının, yolsuzluğun, hırsızlığın acı reçetesiyle yüzleştik. İmar affının ölüm fermanı olduğu gerçeği ile yüzleştik."

"Ülkemizde deprem sonrası arama kurtarma için vinç olmadığını, 10 vinç kiraladık dediği cumhurbaşkanı yardımcısından öğreniyoruz. Kahramanmaraş'ta depremzede vatandaşlarımız geceleri -18 dereceyle mücadele etmeye çalışırken, teknoloji bakanının bir milyon battaniye üretmekten duyduğu gururu izliyoruz."

"Bir vatandaşımız vinç gelsin diye feryat ederken, eski bakanının acılı bakanın yüzüne bakmadan telefonuyla oynadığı aymazlığa şahit oluyoruz. Binlerce insan enkaz altında can verirken, hazine bakanının tek sıkıntıyı sosyal medyadaki haberlerden ibaret gördüğü kepazeliği izliyoruz.

'CİDDİYETSİZLİKTEN UTANIYORUM'

"İktidar sorumluluk merciidir. AK Parti iktidarında hiç kimse sorumluluk almıyor, hesap vermiyor. Bir Allah'ın kulu bile istifa etmiyor. Yazıklar olsun. Onlar zerre kadar utanmıyor ama ben utanıyorum, onlar adına... Bu ciddiyetsizlikten, yüzsüzlükten, arsızlıktan utanıyorum. Vatandaşını en zor anında yalnız ve çaresiz bırakan bu liyakatsizlikten utanıyorum. Bunlara neden maruz kalıyoruz biliyor musunuz? Sadece kriz, felaket üreten tek adam sistemi yüzünden. Bu ucube sistemi tek adamı Sayın Erdoğan, sınırsız yetkiyle donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi."

"İktidar sorumluluk merciidir. AK Parti iktidarında hiç kimse sorumluluk almıyor, hesap vermiyor. Bir Allah'ın kulu bile istifa etmiyor. Yazıklar olsun. Onlar zerre kadar utanmıyor ama ben utanıyorum, onlar adına. Bu ciddiyetsizlikten, yüzsüzlükten, arsızlıktan utanıyorum. Vatandaşını en zor anında yalnız ve çaresiz bırakan bu liyakatsizlikten utanıyorum. Bunlara neden maruz kalıyoruz biliyor musunuz? Sadece kriz, felaket üreten tek adam sistemi yüzünden. Bu ucube sistemi tek adamı Sayın Erdoğan, sınırsız yetkiyle donatılmış kocaman bir sorumsuzluk hali içindeydi".

'İSTEDİĞİN KADAR DUYMAZDAN GEL, GERÇEKLERİ DEĞİŞTİREMEZSİN'

"Depremden 1,5 gün çıktı, ilk TV yayınında şu anda tuttuğumuz defteri açacağız diyerek milletimizi tehdit etti. İnsanlarımızın, iktidarın yapamadığını yapıp organize olarak yardım istediği sosyal medyaya kısıtlama getirdi, sonra da çıktı bunlar kader planının içinde olan şeyler dedi. Yine kader dedi, tevekkül dedi. Sen istediğin kadar duymazdan gel, gerçekleri değiştiremezsin. Tevekkül, her tedbiri aldıktan sonra bir işi Allah'a havale etmektir. Hamdolsun, hepimiz kadere iman edenlerdeniz."

"Milletimiz, kapıdaki depremi, çaresizlik içinde beklerken, İmar affı ile para toplayıp, çürük binaları aklayan sensin sen! Sayın Erdoğan; Sen istediğin kadar, “kader planı” diyerek, kendi beceriksizliğine, kılıf ara… Bu felaketin, yegane sorumlusu sensin, sen. Çünkü sen, milletimize hizmet etmek yerine, Sarayda sefa sürmeyi seçtin. Çünkü sen, binlerce insanımızın hayatını kurtarmak yerine, yandaşlarına ihale dağıtmayı seçtin."

'FELAKETİN MERKEZİ BEŞTEPEDİR'

"Hatırla; 2003’teki, Bingöl depreminde, “deprem kader diyerek geçiştirilemez” diyen, bizzat sendin. Hatırla; “Deprem felaketi, kötü yönetimin sonucudur. tüm sorumlulardan, hesap sorulmalıdır” diyen de, bizzat sendin. Ne oldu Sayın Erdoğan? O günden bugüne, ne değişti? Geçtim sorumlulardan hesap sormayı; Felaketin, daha 3’üncü gününde, Utanmadan çıkıp, “Bugün daha rahatız, yarın daha da rahat olacağız.” dedin. Bugün, depremin 16’ncı günü. Söylesene, rahat ettin mi, Sayın Erdoğan? Tarihimizin, en büyük felaketlerinden birini yaşadık. 42 bin 310 kardeşimiz can verdi. İnsanlarımız, koordinasyonsuzluktan, organizasyonsuzluktan, enkaz altından kurtarılmadığı için, soğuktan donarak öldü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Hatay yok oldu, Maraş harap oldu. Adıyaman’da, Malatya’da, Kilis’te, Osmaniye’de, Diyarbakır’da, Şanlıurfa’da, Gaziantep’te, Elâzığ’da, nice ocaklar söndü. Söylesene, rahat ettin mi Sayın Erdoğan? Doğrudur, depremler, doğal afetlerdir. Ama bu afetin, felaketle sonuçlanmasının sorumlusu, bizzat Sayın Erdoğan’dır. Doğrudur, kaderde doğal afetler vardır. Ama devletin kurumlarını felç edip, felakete davetiye çıkartan, bu ucube sistemdir. Doğrudur, depremin merkezi, Pazarcık ve İslâhiye’dir. Ama liyakatsiz ellerin neden olduğu, bu büyük felaketin merkezi Beştepe’dir."

'YABANCILARA KONUT SATIŞININ, DURDURULMASI ÇAĞRIMI TEKRARLIYORUM'

Yaşadığımız bu büyük felaketin, ekonomik, psikolojik, sosyolojik, ve demografik birçok etkisi olacak. Geçen hafta, bir konuya, özellikle dikkat çektim. Deprem bölgesindeki göç hareketliliği, büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. İki buçuk milyondan fazla vatandaşımızın, tahliyelerle ve kendi imkanlarıyla, bölge dışına çıktığı tahmin ediliyor. Mevcut sığınmacı sorunuyla birlikte irdelendiğinde, bu durum, gelecekte, bölgedeki insanlarımız için, bir demografik değişim tehlikesini, gözler önüne seriyor. Nüfusumuzun, yüzde 16’sını oluşturan deprem bölgesinde, yaklaşık, 1 milyon 700 bin, Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Göçlerin yoğun yaşandığı illerimizde boşalan alanlar dışında, göçün gerçekleştiği, Mersin ve diğer illerimizde de, bu sorun, hayatı, giderek daha da olumsuz etkileyecektir. Köylerin boşaltılması ise, bu kapsamda, sadece bir demografik değişime değil, terör örgütlerine, yeni alanlar açılmasına da neden olabilir. O nedenle, öncelikle Hatay’dan başlayarak, tüm Türkiye’de, yabancılara konut satışının, durdurulması çağrımı, buradan da tekrarlıyorum. Bu çağrımın, ne anlama geldiğini, idrak edemeyenlerin, zaten bu sorunu, bizzat çıkaranlar olduğunu, kimse unutmasın.

'SIĞINMACI SORUNUNU ÇÖZMEYE HAZIRIM'

"Bizim amacımız, insanlarımızın, evlerine, yurtlarına, geri dönmesi, hiçbir vatandaşımızın, herhangi bir hakkının, kaybolmamasıdır. Çünkü kadim devlet geleneğimizde, devleti yönetenler, sınırlarda güvenliği, içeride ise huzuru, temin etmekle sorumludur. Çünkü sınır güvenliği ve milletin huzuru, ülkenin varlığı için vazgeçilmezdir. Ancak Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, böyle bir derdi olmadığını, maalesef biliyoruz. O nedenle, buradan uyarmak istiyorum: Özellikle bölgedeki insanlarımızın, mülklerini korumalarına yönelik, hukuki bir çerçevenin oluşturulması, ve farkındalık çalışmalarının, derhal organize edilmesi gerekiyor. Evet, şehirlerimizi yeniden onaracağız. Ve bunu yaparken de, yeni bir usulsüzlüğe ve çarpıklığa izin vermeyeceğiz. Ancak artık, sığınmacı problemini çözme vakti gelmiştir. Buradan iktidarı, başlayacak olan yeni inşa süreci kapsamında, sığınmacıları, ülkelerine geri göndermeye, bunun için de, gerekli adımları atmaya, ve diplomatik görüşmeleri, derhal başlatmaya davet ediyorum. Biz, en kısa zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, bu konuda görüşmeye çağıracağız. Eğer Sayın Erdoğan’ın inadı hala sürüyorsa, Daha önceki çağrımı da, bu vesileyle, buradan yineliyorum. Milletimiz için, devletimiz için, ben bu görüşmeleri yapıp, bu sorunu çözmeye hazırım. Bizler hazırız. Aziz milletim; Biz, İYİ Parti olarak; Meselelerin üstesinden gelebilmemiz için, önce onları konuşabilmemiz, çözüm yollarını arayabilmemiz gerektiğine inanıyoruz. Çünkü maalesef Türkiye, gerçekleri konuşamadıkça, yalan sarmallarında oyalanarak, çok daha büyük sorunlara doğru sürükleniyor. Ancak biz, milletimize karşı, çok büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. Bu sebeple de Bıkmadan, usanmadan, çağrılarımızı yapmaya, önerilerimizi, çözümlerimizi inatla anlatmaya, devam edeceğiz. Sesimiz duyulana kadar da, bundan vazgeçmeyeceğiz."

"Hepimiz birimiz için birimiz hepimiz için; bir olduk beraber olduk birlik olduk. Farklı ideolojilerden farklı toplum kesimlerinden farklı yaş gruplarından farklı kültürlerden farklı şehirlerden insanlarımız birbirinin yardımına koştu. Ve bu büyük millet devletini aciz bir iktidarın üzerine yıktığı enkazdan çekip çıkarttı. Kendinden olmayan ya da çökmeyi başaramadığı tüm sivil toplum kuruluşlarına hasetle bakan iktidara inat; sivil toplumun önemine ve gücüne şahitlik ettik. Bu vesileyle; emek veren ter döken depremden etkilenen insanlarımızın acısını yüreğinde hisseden her vatandaşımıza her siyasi partiye her derneğe madenci kardeşlerimize arama kurtarma gönüllülerine iktidarın iş bilmezliklerine rağmen görevini hakkıyla yapmaya çalışan devlet görevlilerimize ve yardımımıza koşan tüm ülkelere ayrı ayrı teşekkür ediyorum."

'FELAKETTEN SEÇİM VAADİ DEVŞİRMEYE KALKANLARIN FARKINDAYIZ'

"İnsanlarımızın mağduriyetlerini fırsat bilip bu depremi bir inşaat şovuna dönüştürmeyi planlayanların farkındayız. Bu büyük felaketin sorumlusu kendileri değilmiş gibi felaketten seçim vaadi devşirmeye kalkanların farkındayız. Depremi bir sahne olarak görüp sergiledikleri performansla öfkeli insanlarımızı bireysel hedefleri doğrultusunda etkilemeye çalışanların farkındayız. Fırsat bu fırsat diyerek; depremzedelerimizin acılarının üzerinden hesap görmek isteyenlerin farkındayız. Bulanık suda balık avlamak isteyenlerin, yangını söndürmenin değil yangından mal kaçırma peşinde olanların da elbette farkındayız."

"Varsın olsun. Biz İYİ Parti olarak; Bunların hiçbiriyle ilgilenmeyecek; her zaman olduğu gibi milletimizin yanında duracağız. Öncelikle depremden etkilenen vatandaşlarımızın yaralarını saracağız. Sonrasında ise; Ülkemizin başına bela edilen bu ucube sistemden kurtulmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü insanımız huzurla nefes almayı hak ediyor. Çünkü milletimiz güneşli günleri hak ediyor. Çünkü Türkiye çok daha iyisini hak ediyor! Emin olun; Hakk’ın vadettiği günler yakın! Kim bilir; belki yarın belki yarından da yakın"

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.