Sezai Temelli'den Seçim Açıklaması

Sezai Temelli'den Seçim Açıklaması

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu.

A+A-

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında konuştu. HDP’nin grubuna KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbataları verilmeyen seçilmiş belediye başkanları ile birçok ilçe belediye eş başkanı katıldı. 

Temelli, 6 Mayıs’ta idam edilişlerinin 47’nici yıl dönümünde devrimci liderler Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı ve 4 Mayıs Dersim Katliamı’nı anarak başladı konuşmasına.

Temelli, barış imzacısı akademisyen Füsun Üstel’in 1 yıl 3 ay ceza aldığını söyleyerek, ülkede hukuksuzluğun devam ettiğini belirtti. Temelli, “Bir barış imzacısı, bir akademisyen barış istedi diye cezaevine uğurlanıyor. Tam 610 akademisyen bugüne kadar yargılandı, 190 akademisyene ceza çıktı. TTB Merkez Konsey üyelerine de ceza çıktı. ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ dedikleri için. Savaşa karşı çıktıkları için” dedi.

‘ADALETSİZLİK HER YERİ SARMIŞ DURUMDA’

Hakkari’de asker kurşunuyla öldürülen Sertip Şen adı yurttaşın öldürülmesi ile ilgili “Hakkari’de bir çoban ölmüş kimin umurunda” diyen Temelli, “Yaralıydı, ambulans yetişebilirdi. Ambulansın geçişine izin verilmedi. Ve dün ramazan ayının ilk günüydü. Ramazan ayı tüm İslam alemine barış ve adalet getirsin. Ama Ramazan ayı güzellemesi yapanlar dün yeryüzü sofrasına saldırılar ve İhsan Eliaçık hoca da dahil olmak üzere bir çok insanı darp ettiler. Memleketimden hukuksuzluk manzaraları onca hukuksuzluk her yeri kaplamış durumda. Adaletsizlik her yeri sarmış durumda” şeklinde konuştu.

‘BU ÜLKEDE OHAL DÜZENİ  İNŞA EDİLDİ’

Temelli, HDP olarak  ülkenin tecritleştirildiğini ısrarla dile getirdiklerini belirterek, “Son 4 yıla dönüp baktığınızda bu hukuksuzluğun nasıl üst üste binerek geldiğini, adaletsizliğin nasıl her yeri kapladığını görmeniz mümkün. Çözüm masasının devrildiği günden beri barış isteyen herkes yargılandı. Onlarca kişi gözaltına alındı, yüzlercesi tutukladı. ‘Bu suça ortak olmayacağız’ diyoruz, barış istiyoruz, yargılanıyoruz. Çünkü bu hukuksuzluğun başladığı günden bugüne kadar, bu ülkede var olan hukuku tasfiye eden bir OHAL düzeni inşa edildi. 15 Temmuz darbe kalkışması ve sonrasında 20 Temmuz’da hayata geçirilen bu OHAL düzeni karşımıza KHK’ler ile yönetilen bir ülke çıkardı” dedi.

‘YÜKSEK SAHTEKARLIK KURULU’

Onbinlerce insanın KHK ile ihraç edilerek mağdur edildiğini belirten Temelli, “Ben de onlardan biriyim ve bizler bu hukuksuzluğa karşı mücadele vermeye devam ediyoruz, devam da edeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar, haklarımızı nasıl gasp etmeye çalışıyorlarsa çalışsınlar, bu hak gaspı karşısında mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. 24 Haziran seçimlerine girdik. 24 Haziran seçimlerinde YSK’ye KHK ile ihraç edilenlerin durumu soruldu. ‘Hiç bir mahsur yoktur’ denildi ve seçime girildi. Bugün Meclis’te 10 tane KHK ile ihraç edilmiş milletvekili var. 31 Mart seçimlerine giderken belediye eş başkanlıkları, meclis üyelikleri için yine KHK ile ilgili bir sıkıntının olup olmayacağı bizzat YSK’ye soruldu .Ve siz arkadaşlarım müracaat ettiniz YSK o OHAL hukukuna tabi olarak bu KHK ile ihraç edilmiş arkadaşlarımıza tuzak kurdu. Evet, tuzakçıdır. Yüksek Seçim Kurulu değildir, Yüksek Sahtekarlık Kurulu’dur artık onun adı” diye konuştu.

‘EDREMİT’E, TUŞBA’YA, BAĞLAR’A SAHİP ÇIKACAĞIZ’

Gasp edilenin sadece mazbata değil, halk iradesinin de olduğunu söyleyen Temelli, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu utancı, bu adaletsizliği sokakta mahallede her yerde onların yüzlerine vurmaya devam edeceğiz. Mazbatayı gasp etmiş olabilirler ama biz halkımız için çalışmaya devam edeceğiz. Halkımıza hizmette hiçbir zaman geri adım atmayacağız. Kentlerimize, Bağlara, Tuşba’ya, Edremit’e sahip çıkacağız.

KİMİN ENFLASYONU DÜŞTÜ? 

OHAL düzeni her yerde. Ekonomiyi bu hale getirdiler. Büyük bir çürümeyi yarattılar ve şimdi ekonomide her şey yolundaymış gibi açıklamalarda bulunuyorlar. Ve insanları tehdit etmeye, ekonomi  ile ilgili sorunları dile getirenleri tehdit etmeye devam ediyorlar. Bizzat Cumhurbaşkanı bunu yapıyor. Enflasyonda ilk 6’ya girmişiz. Gıda fiyatlarındaki yükseliş çok dramatik. Öbür taraftan TÜİK diyor ki enflasyon düştü. kimin enflasyonu düştü? Halkın enflasyonu çıkmaya devam ediyor. Uyduruk bir sepet yapmışlar ondan sonra enflasyon düştü diye yalan atmaya devam ediyorlar. Bırakın düşmeyi artmaya devam ediyor. Hollanda büyüklüğünde ekilebilir bir tarım arazisini yok etmiş bir iktidar var. 

HALI HALA GELMEDİ

Yolsuzluk her yerde, yolsuzluğu da OHAL düzeniyle olağanlaştırma gayretini kayyım döneminde gösterdiler. Evet bu kayyım zihniyetinden kurtulmak lazım, kayyımlardan kurtulduk ama zihniyeti hala devam ediyor. Bu arada, halı da hala gelmedi. Onu da hatırlatalım. Her gün yeni yolsuzluklar açıklanıyor ve bunların yayınlanması yasaklanıyor.  Kendisi kayyım iken yolsuzlukları teşhir edildiği için kaymakam bununla ilgili yasak kararı aldırıyor.

ORTADOĞU HALKLARININ KURTULUŞU BARIŞTAN GEÇER

Bütün bu adaletsizliklerin ve hukuksuzlukların altında yatan en önemli şey iktidarın savaş politikalarıdır. İşte S-400 rezaleti. bu S-400ler neden alacaksınız diye sorduğumuzda bir yanıt yok. Hangi pazarlığın bir sonucudur belli değil. Diğer taraftan bakın Gazze’de Filistinlilere karşı yapılan zulme karşı çıkıp esip gürlüyorlar ama İsrail ile 6 milyar dolara yakın ticaret anlaşması devam ediyor. Çünkü Ortadoğu halklarına yönelik savaş politikalarında ısrar İsrail’inde Türkiye’nin de bir devlet politikasıdır. Dolayısıyla Ortadoğu halklarının kurtuluşu barış mücadelesinde yan yana gelmekten geçiyor.

YSK MEŞRUİTİYETİNİ YİTİRMİŞTİR

Dün bir adaletsizlik bir hukuksuzluk daha ortaya çıktı. YSK İstanbul seçimlerinin yenilenmesine kara verdi. İstanbul seçimleri derken İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini. Yani seçimin içinden bir kısmı ayrılarak yenilenmesine karar verdi. YSK bütün meşruiyetini yitirmiştir. Ama perşembenin gelişi Çarşambadan beliydi. Türkiye halkları dönüp de Muş’a bakmalıdır, Malazgirt’e bakmalıdır, dönüp de HDP’ye dönük karşı yapılan seçim hukuksuzluğuna bakmalıdır. Çünkü YSK marifeti ile yapılan şeyin nelere yol açacağı daha seçime gidilmeden belliydi. Hatta 16 Nisan referandumundan, 24 Haziran seçimlerinden belliydi.

BİZ DE KIYAMETİ KOPARACAĞIZ

Sessiz kaldılar şimdi kıyamet kopuyor. Tabii ki kopacak, biz de koparacağız ama bunun böyle olacağı belliydi. Çünkü bu iktidar bu şaibelerin üzerinde kendi iktidarını var ediyor. Hatırlayın 7 Haziran seçimlerinden sonra ‘istikşafi görüşmeler’ diye bir şey uydurdular. Geçen gün köprüdeydi birini kurtarıyordu. Ne istikşafisi, bu ülkenin kaç gününü yitirip bitirdiler. Sonra Suruç, Ankara Gar Katliamı’nı yaşattılar. Bunları unuttuk mu, asla unutmadık bizde fil hafızası var. Asla unutmayız. Şimdi çıkmış demokrasi havarisi kesiliyor. Bütün istikşaficileri biliyoruz. YSK’de bugün 36 gün boyunca bu halkı oyaladı ve sonunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenileme kararını verdi.

NEREDE HUKUKSUZLUK VARSA HDP ORADA OLACAK 

Evet AKP-MHP blokunun noterine dönmüş iktidardan ne talimat gelirse onu yerine getiren bir YSK var. Şimdi, tartışmalar sürecek. Tabi 23 Haziran’a kadar bir seçim atmosferinde olacağız. Ama biraz önce saydım, hukuksuzlukların devam etmemesi sadece seçim atmosferine sıkışıp kalmamaktan geçiyor. ‘HDP İstanbul’da aday çıkaracak mı, HDP ne yapacak.’ Kamuoyunun bunlarla meşgul olmasına gerek yok. Nerede bir haksızlık hukuksuzluk var HDP orada olacak. Unutmayın, HDP’siz 31 Mart olmazdı, HDP’siz gelecek de olmaz. Bizim ne yapacağımızla vakit harcamayın esas siz ne yapacaksınız? Bu kalemşörler, bu twit uzmanları twitin başında bir okuyorsunuz ki herkes mübarek Che Guevara olmuş. Devrim yarın hazır olup da cep telefonunu sokağa çıkmak kalmış. Siz bırakın HDP’nin ne yapacağını, siz ne yapacaksınız?

ESAS SİZ NE YAPACAKSINIZ?

Yine, Muş seçimleri çalınırken, Malazgirt çalınırken, Şırnak’ta garnizon sandığa giderken ne yaptınız? Evet işte demokrasi mücadelesi bazı hukuksuzluklara sırt çevirerek, bazı hukuksuzluklara karşı çıkarak olmaz. Demokrasi mücadelesi tutarlılık ve kararlılık ister. Bütünlüklü bir mücadeleye ihtiyaç duyar. Esas siz ne yapacaksınız? Bu tecrit konusunda ne yapacaksınız? Bakın bu kadar adaletsizlik 4 yıldır bu ülkede uygulanan mutlak tecride sessiz kalmanın bir bedelidir. 4 yıldır üst üste koyarak geldiğiniz bu adaletsizliklerin herhangi birine karşı çıkmakla olmaz. Tüm adaletsizliklere karşı yan yana omuz omuza vererek karşı çıkabiliriz. Ancak o zaman faşizmi durdurabiliriz, ancak o zaman faşizmi yıkabiliriz.

TECRİT SON BULSUN DİYE SESLERİNİ DUYURMAYA ÇALIŞIYORLAR 

Siz ne yapacaksınız? Leyla Güven 181 gündür açlık grevinde. Leyla Güven 181 gündür bu adaletsizliğe, hukuksuzluğa karşı haykırıyor. Herkesi bu adalet ve hukuk mücadelesine çağırıyor. Nasır Yağız 169 gündür bedeni ile direniyor. Evet, bu Parlamento’nun üç vekili Dersim Dağ 65 gündür, Tayip Temel, Murat Sarısaç 60 gündür haykırıyor. Cezaevlerinde 144 gündür yüzlerce mahkum direniyor, adaletsizliğe, hukuksuzluğa ve tecride karşı sesleri duyulsun istiyor. Bugün cezaevlerinde 3 bine yakın yoldaşımız tecrit son bulsun diye seslerini duyurmaya çalışıyor.

BU VEBALİ HİÇ KİMSE TAŞIMAZ

Duymuyorsunuz, duyun artık bu sesleri, kimsenin ölmesini istemiyoruz. Açlık grevlerinin sonlanması ve bu gidişatın durdurulması için bu tecrit, bu OHAL düzenine, bu kayyımcı zihniyete karşı artık siz de sesinizi çıkarın, gelin omuz omuza verelim, bu faşizmi geriletelim. Eğer bu sessizliğe devam ederseniz, bugün açlık grevinde olan birçok arkadaşımız yitirebiliriz, birçok tutsağı, birçok mahkumu yitirebiliriz. Bu vebali hiç kimse taşıyamaz.

SESLERİNE SES KATMALIYIZ

Bakın açlık grevindeki sessizlik nedeniyle 15 tutsak 30 Nisan’dan bugüne, yani tam sekiz gündür ölüm orucunda. Önümüzde çok az bir zaman kaldı, bu insanlarımızı yitirmek istemiyorsak şimdi ölüm orucunda olanların sesine ses katmalıyız. Anneler, tülbentleriyle cezaevlerinin önünde evlatları ölmesin diye, bu ülkenin çocukları, Kürt çocukları, Türk çocukları ölmesin diye onurlu bir barış mücadelesi veriyorlar. İşte bu sese kulak vermelisiniz, o annelere saldıranlara, kendisine güvenlik gücü, polis diyen ama bu rezilliği yaşatanlara karşı sesinizi yükseltmelisiniz.

DÜN NE YAPTIYSAK YARIN DA ONU YAPACAĞIZ 

Uzun zamandır bunu söylüyoruz. Türkiye toplumsal muhalefete, tüm sivil toplum örgütlerine, sendikalara, dinamiklere bu çağrıyı yapıyoruz. Mesele sadece sandık ve sanık sonuçları değildir. Mesele bir demokrasi mücadelesidir. Bu mücadele olmadıktan sonra o sandıktan ha Ali çıkmış ha Veli çıkmış? Gelin demokrasi mücadelesinde bulaşalım ki sandıklardan demokrasi, barış çıksın Türkiye’nin önü açılsın. O yüzden de diyoruz tecrit son bulmalı. HDP ne yapacak? HDP’nin ne yaptığı beli. HDP’nin yaptıkları üzerinden bu ülkede manipülasyonlara gerek yok. HDP tecridi sonlandırmak için, savaşı sonlandırmak için, demokrasiyi ve barışı inşa etmek için mücadelesine dün olduğu gibi bugün de devam ediyor.  31 Martta bir strateji ortaya koyduk siyasetin kulvarını değiştirdik. 3 tane belediye başkanlığı için yapmadık bunu. Tam tersine Türkiye özlemini duyduğu barışın önünü açmak için mücadele ettik. Dün ne yaptıysak yarında onu yapmaya devam edeceğiz.

2 MAYIS GÜNÜ TÜRKİYE UMUTLANDI

2 Mayıs günü Türkiye yeniden umutlandı. 2 Mayıs günü Sayın Öcalan’la görüşmek üzere 2 avukat arkadaşımız İmralı’ya gitti. Tam 8 yıl aradan sonra düşünebiliyor musunuz, bu ülkede bir hükümlü 8 yıldır avukatları ile görüşemiyordu. 810 başvuru yapılmış ama görüşme bir türlü sağlanamamıştır. Bursa Ağır Ceza Mahkemesi’nin İmralı’da avukat görüşmesiyle ilgili yasağı kaldırmasının ardından avukatlar İmralı’ya gidebildi. Sayın Öcalan ile bir saatlik kısıtlı bir görüşme gerçekleşti. Bir çok kısıtın gerçekleştiğine avukatlar tanıklık ettiler.

İMRALI’YA GİDİŞ VE GELİŞLERİN YASAL STATÜSÜ BELİRLENMELİ

Gecikmiştir, eksiktir ama hukuki anlamda olumlu bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bunun burada kalmaması gerekiyor bunun bir yasal güvenceye kavuşturulması gerekiyor. Düzenli olarak avukat görüşünün gerçekleşmesi gerekiyor.  Türkiye’nin bu umudu bir kez daha söndürülmemelidir. Tüm hükümlülerin yararlandığı haklardan yasaların çizdiği çerçeveden sayın Öcalan’a da diğer 3 hükümlü de yararlanmalıdır. Ölüm oruçlarından, açlık grevlerinden bahsettik o yüzden geç kalınmadan bunun yasal statüsünün bir an önce belirlenmesi ve adaya gidiş gelişlerde avukat ve aile görüşünün düzenini tesis edilmesinde yarar vardır.

TOPLUMSAL UZLAŞI VE DEMOKARTİK MÜZAKERE SÜRECİDİR

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu derin bir toplumsal uzlaşı ve demokratik müzakere sürecidir. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu onurlu bir barış, demokratik siyasete dayalı bir çözüm sürecidir. Türkiye demokrasisinin inşası demokratik  cumhuriyetin inşası bu mücadeleden geçmektedir. Evet bir uzlaşı toplumsal uzlaşı demokratik  müzakere sürecinden 2013’ten başlayan ama bu iktidarın bu süreci nereye sürüklediğini de biliyoruz. 2015’ten sonra kesintiye uğrayan süreçten bahsetmiyoruz. Demokratik bir süreçten bahsediyoruz. O yüzden de tüm Türkiye toplumunu, emekçileri, kadınları bu demokrasi müzakeresinde rol almaya, mücadelede yan yana olmaya davet ediyoruz.

23 HAZİRAN PLEBİSİTTİR

Demokratik Cumhuriyet konusunda atılacak adım Kürt meselesinin çözümünde atılacak adımdır. Demokratik siyaset ancak böyle kendisini kurumsallaştırır. Demokratik Cumhuriyet’i ancak böyle var edebiliriz. Hem Türkiye’de hem de Suriye’de var edebiliriz. Toprak bütünlüğünün korunarak Suriye halklarının kendi geleceğini var edebileceği bir süreci oluşturabiliriz. Savaş çığırtkanlığı yaparak değil karşılıklı hassasiyetleri önemseyerek Suriye’nin demokratik çözümüne katkı sunabiliriz. Türkiye nasıl ki demokratik çözümünü arıyorsa Suriye’ de demokratik çözümünün arıyor. İşte o yüzden diyoruz ki gelin demokrasi  ittifakında buluşalım. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistem, bu otoriter rejim kendisine plebisit arıyor.  23 Haziran İstanbul büyükşehir belediye seçimleri bu otoriter sistemin kendisine aradığı plebisittir. Bugünden yarına tüm demokrasi güçlerinin bu otoriter rejim karşısında ortaklaşması çok büyük bir önem taşımaktadır. Bu bir demokrasi ittifakı çağrısıdır.  Demokrasi ittifakında Kürtler, Türkler, Aleviler tüm ezilenler bir an önce buluşmalıdır.

SENİ MUTLAKA SUSTURACAĞIZ

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile bu ülkeyi sürekli bir gerginlik atmosferinde tutanlara kaşı Türkiye demokrasisini mutlaka bulacaktır. Demokrasi güçleri bu ittifaktan aldığı güçle önünde sonunda bu ceberut iktidardan mutlaka kurtulacaktır. Geçenlerde diyor ki bugüne kadar konuşmadım hep sustum. Sen hep sus. Seni mutlaka susturacağız. HDP 31 Mart seçim sonuçlarını belirleyen çok güçlü bir siyasal toplumsal harekettir. Demokrasi mutlaka HDP ile gelecektir.” 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler