1. HABERLER

  2. KÖŞE YAZISI 'MAKALE'

  3. Mehveş Evin: Gidişatı Görüyorum, Korkuyorum, Taraf Olmayı Reddediyorum
Mehveş Evin: Gidişatı Görüyorum, Korkuyorum, Taraf Olmayı Reddediyorum

Mehveş Evin: Gidişatı Görüyorum, Korkuyorum, Taraf Olmayı Reddediyorum

Barış bildirisini imzalayan üç akademisyenin tutuklanması, birinin sınırdışı edilmesi… ‘Yeni’sokağa çıkma yasaklarının ilan edilmesiyle sokakları tanklarla dolan Yüksekova ve Nusaybin… İnsani, sosyal ve tarihi yıkım yaşayan Sur ve Cizre.

A+A-

Gidişatı görüyorum, korkuyorum, taraf olmayı reddediyorum

Barış bildirisini imzalayan üç akademisyenin tutuklanması, birinin sınırdışı edilmesi… ‘Yeni’sokağa çıkma yasaklarının ilan edilmesiyle sokakları tanklarla dolan Yüksekova ve Nusaybin… İnsani, sosyal ve tarihi yıkım yaşayan Sur ve Cizre.

Bombalı saldırılar yüzünden sokağa çıkılamayan, internette dolaşan terör saldırısı tehditlerini paylaşarak korku ikliminde boğulan Ankara ve İstanbul…

Öte yandan, zaten tartışmalı, antidemokratik  TCK’nın terörist tanımını yeniden ‘yapmak’tan bahseden, HDP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırmak için alenen baskı yapan bir Cumhurbaşkanı.

Manzara, devletin çıtayı korkunç 90’lardan daha aşağıya, 12 Eylül darbesi dönemine indirdiğine işaret ediyor.

Siyasi görüşleri nedeniyle toplu işten atmalar, hedef göstermeler, cezaevine tıkmalar, terör tanımını genişletmeler ve hepsinden önemlisi, toplumu nefessiz bırakan bir sosyal mühendislik dönemi.

Darbe oldu da bizim mi haberimiz yok acaba?

Kenan Evren taktikleri: Anarşikler geliyor

Erdoğan, savaşta herkesin tarafını seçmesi için açık açık zorluyor: “Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan da düşmanımızdır.”

Benzer taktiği Kenan Evren uygulamış, aydınları hedef göstermiş,‘ülkeyi bölmek isteyenler’e karşı teyakkuza çağırmıştı. Bu kafanın Türkiye’nin sadece siyasi ortamını değil, ekonomik ve sosyal gelişimini nasıl kötürüm ettiği, herkesin malumu.

Aradan geçmiş 37 yıl. Yine savaş, yine terör, yine bölünme korkusu başrolde. Bu sefer savaşta ya PKK’lısın ya da Saraylı (Artık AKP diyemiyorum çünkü iktidar partisi de Erdoğan’ın vesayeti altında).

Böyle zamanlarda olan, silaha, savaşa, şiddetin her türlüsüne hayır diyenlere oluyor. Suruç ve Ankara saldırılarında canını kaybedenler, ağır yaralanarak hayatı alt üst olanlar savaş tamtamlarını çalanlar değil.

Aksine. Büyük çoğunluğu, savaşta asla taraf olmak istemeyen, tek çözümün barış olduğuna inananlar.

‘Savaşta hayat devam eder ama söz biter’

Savaşanların istediği bu: Kan aksın, sözün hükmü kalmasın. Çünkü söz, bu oyunu anlamsızlaştırır, insanı düşünmeye zorlar.

Evren Balta, Birikim dergisine savaşın toplumu nasıl nefessiz bıraktığını çok güzel yazmış: “Savaşlarda hayat devam eder ama söz biter. Çünkü savaşın kilit mekanizması ‘ya bizdensin ya onlardan’dır. Bu buyruğun telaffuz edilmediği bir tek savaş bulamazsınız. Savaş, taraf seçmektir. Ve sözün ancak bir taraf seçerek kurulabilmesidir. Sadece kapınıza gelen polis ve sizi yargılayan hâkim değil eli silah tutan genç de size önce ‘tarafın ne’ diye sorar. Tarafını söyle ki hükmümü ona göre vereyim. Tarafını söyle ki yaşama hakkının olup olmadığına karar vereyim.”

Sizi bilmem ama ben, bedenen olsa bile vicdanen böyle bir ortamda yaşayamam.

Ülkeyi asıl bölecek olan bu dayatma: Tarafını seç

Yaşam hakkına saygı duymayan her ne taraf olursa olsun, benim tarafım değil. Sur’da öldürülen lise öğrencisi Rozerin Çukur (16) kadar Ankara saldırısında daha anne karnında ölen 6.5 aylık bebek için de gözyaşı dökerim. “Pardon arada sivil de öldürmüşüz” diyene de lanet okurum, tanklarla ceset çiğneyenlere ve insanları yerinden yurdundan edenlere de…

Masumların hayatını söndüren, yakınlarınkini cehenneme çeviren, milyonları korkaklığa sürükleyen, tam da bu taraf zorlamasıdır.

Ülkeyi asıl ‘bölecek’ olan savaş bu işte. Akademisyen Behlül Özkan’ın dediği gibi, 90’ların Türkiyesi değil, 90’ların Yugoslavya’sına gidiyor bu yol.

Bunu görüyorum, korkuyorum ve taraf olmayı reddediyorum.

Barış isteyen akademisyenlerin derhal serbest bırakılmasını, cebinde bir broşür bulunan akademisyenden özür dilenmesini, basın ve ifade özgürlüğüne yönelik tüm baskıların son bulmasını talep ediyorum.

Hepimizi perişan eden, içinden çıkılmaz hale gelecek bu savaşın son bulması için tarafları sükunete davet ediyor ve derhal ateşkes görüşmelerinin başlatılmasını diliyorum.

Mehveş Evin

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.