1. HABERLER

  2. KARS HABERLERİ

  3. KAĞIZMAN

  4. Kağızman'da "Özel Güvenlik Bölgesi" Kararı Uzaltıldı
Kızıldere Katliamı 40.Yılında ANILIYOR

Kızıldere Katliamı 40.Yılında ANILIYOR

'Kızıldere Katliamı'ndan öldürülen on devrimci 40. yıldönümünde Türkiye'nin çeşitli kentlerinde anıldı.

A+A-

Siyasi parti ve kitle örgütleri 30 Mart 1972'de Kızıldere katliamında öldürülen "On"ları anarak "40. Yılında Direnişin ve dayanışmanın onurlu tarihine sahip çıkıyoruz" dedi.

"Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ömer Ayna"

30 Mart 1972'de Tokat Kızıldere'de öldürülen "On"lar katliamın 40. Yılında anıldı. Taksim Tramvay durağında toplanan gruplar, "30 Mart 1972 Kızıldere - Direnişin ve Dayanışmanın Tarihi Onurumuzdur" yazılı pankart altında, sloganlar ve marşlar eşliğinde Galatasaray Lisesi'ne yürüdü.

Dev Mahir Çayan pankartı taşıyan grup, "Yaşasın devrim ve sosyalizm", ''Kızıldere son değil, savaş sürüyor", ''Faşizme karşı omuz omuza", "Direnişin tarihi onurumuzdur" sloganları attı.

''Kızıldere'yi anmak daha da önem kazandı''

169 imzalı birçok siyasi parti ve kitle örgütlerinin desteklediği çağrı metnini Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi Mustafa Atalay okudu.

Atalay, "On"ların, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararlarını engellemek için üç teknisyeni kaçırdıkları için kerpiç bir evde vahşice öldürüldüklerinin hatırlattı:

"Katliamı gerçekleştiren devlet görevlileri hızla yükseldiler; yeni görevlerinde yeni cinayetler işlediler."

Atalay, ''Mahir'in fotoğrafını evine asan, kitabını okuyan ve On'ları ananların devletin çeşitli baskılarıyla karşılaştığını, bugünlerde Kızıldere'nin anlamının daha da önem kazandığını'' söyledi ve ''bugün tarihe hep beraber sahip çıktıklarını'' belirtti.

''Kızıldere bir direniş''

Kızılderenin devrimciler için bir direniş örneği olduğunu ifade eden Atalay şöyle devam etti: "On'ları ananları suçlu göstermeye çalışan siyasi iktidara, çocuklarına 'On'ların adını koyan onbinlerce anne baba olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Halk kendisi için hayatını feda edenleri asla unutmaz."

"Devrimci tarihimize sahip çıkıyoruz"

"Devrimci tarihimize, devrimci dayanışmayla sahip çıkıyoruz" diyen Atalay, Kızıldere'nin 40. Yılında faşizme ve emperyalizme karşı boyun eğmeyeceklerini'' hatırlattı.

Atalay, ''Mahir, Deniz ve mücadele arkadaşları''nın "darbeci, Ergenekoncu" suçlamalarına maruz bırakılmasına, mücadele tarihinin kirletilmek ve yeniden yazılmak istenmesine karşı "tarihimize dokundurtmayız, direnişin ve dayanışmanın tarihi onurumuzdur" dedi.

Haberin Öncesi

"Kızıldere Katliamı"ndan öldürülen on devrimci 40. yıldönümünde Türkiye'nin çeşitli kentlerinde anılacak.

"Devrimci hareket On'ların öldürülmesinden sonra, daha büyük bir güç kazanarak yeniden yeşerdi"

40 yıl önce "on devrimci"nin ölmesine neden olan "Kızıldere Katliamı" yıldönümünde anılıyor... Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy, Kızıldere'de katledilişlerinin 40. yılında birçok etkinlikle anılacak.

DEVRİMCİ 78'LİLER DERNEĞİ'NDEN AÇIKLAMA

Kars Devrimci 78’liler Derneği Başkanı Celalettin İlyan’ın 30 Mart açıklaması:

“On’ları bir kez daha sevgi ve özlemle anıyoruz.! On’lar, Kızıldere’nin kan çiçekleri, Devrimci mücadelenin yiğit önderleri… Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy ve Sinan Kazım Özüdoğru.

On’lar, devrimci düşünceleriyle yüreğimizde, bilincimizde ve vicdanımızda yaşadı, yaşıyorlar. Halklarımızın kurtuluş mücadelesinde devrim ve sosyalizm şiarını kanlarıyla yazdılar. Devrimci dayanışmaya duyduğumuz büyük özlemin Kızıldere’den parlayan yıldızıydılar. Devrimci kuşakların dünyasına bir fırtına gibi girdiler. Yüreklerden sokaklara, sokaklardan meydanlara ve yaşamın her alanından sosyalizme coşkuyla akan bir ırmak oldular.

Kızıldere Direnişi Denizlerden, Mahirlerden, İbrahimlerden bugünlere uzanan ortak devrimci mücadelenin en önemli kilometre taşlarından biridir. On’lar, devrime adanmış bedenler ve eylemci ruhlarıyla tarihimizin ihtilalcı damarını kucaklayıp soluksuz yolculuğa çıkışın adıydı.

Kızıldere direnişimiz emeğin, halkın, özgür bir geleceğin sesini kuşananlarla, köhnemişliğin, emperyalizmin en zalim iş birlikçisinin olabilecek en eşitsiz koşullarda vurulmasıydı. On’lar, mücadelenin her aşamasında zafere ahdetmiş insanların sınır tanımayan coşkusuyla temsil ettiler devrimi, değerleri, sosyalizmi ve insanı, başkaldırının gereğiydi Kızıldere faşizme karşı direnişi örgütleme, emperyalist soygun, talan politikasına karşı yurdu, halkları ve geleceği savunma, şoven ve ırkçı politikalara karşı halkların kardeşliğini kurma iradesinin adımlarından biriydi Kızıldere.

Kızıldere, hakların kurtuluşunun devrimde ve sosyalizmde olduğunu kavramış çelikten bir iradenin özgürlük yürüyüşüydü.

Devrimci dayanışmayı örnek alacak büyük bir fedakarlıkla kendilerinden sonraki devrimci kuşaklara taşıyan yeni bir yolculuktu. Denizleri idamdan kurtarmak için yola çıkmaydı. Zira onlar o anın somutluğu ve görevleri bakımından en çok da bu neden için düşmüşlerdi Karadeniz yollarına, dağlarına, Kızıldere’ye. Faşist Cuntanın bizzat kontrgerilla eliyle yönettiği Kızıldere katliamı, sadece tank ateşleri altında yanan bir dağ evine sığınmış bir avuç insanın geleceğe uzanan devrim ateşini tutuşturması değildir. Aynı zamanda egemenin düzenini korumak için zalimlikte sınır tanınmazlığının da teşhiridir. Kızıldere, faşizme karşı ideolojik olarak var olabilmek için gerekirse örgütsel olarak yok olmayı göze almayı, direnmenin devrimciliğin en temel ekseni olduğunu anlatır."

Kızıldere'de Ne Olmuştu?

Tarihe Kızıldere Katliamı olarak geçen olay, Türkiye'nin yakın politik geçmişinin en önemli sayfalarından biri, Türkiye'nin devrimci, sosyalist hareket tarihinin bir dönüm noktası olarak kabul görüyor.

12 Mart askeri müdahalesi, sonrasında diktatörlüğe karşı silahlı mücadele açan devrimcilerden THKO militanları Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmesine engel olmak üzere THKP-C ve THKO militanları ortak eyleme geçerek 26 Mart 1972'de Ordu'nun Ünye ilçesindeki NATO üssünde görevli iki Kanadalı bir Britanya'lı teknisyeni rehin aldılar.

Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Ertan Saruhan, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy 30 Mart 1972'de Tokat'ın Niksar ilçesine bağlı Kızıldere köyünde kıstırıldılar. Gün sona ererken 10 devrimci ve rehineler hayatlarını kaybetmişti.


HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.