Son aylarda Kars yine onca yakıcı gündem arasından sıyrılarak Türkiye’nin gündemine girme başarısı(!) gösteriyor. Bu kez festivallerle, kültürel etkinliklerle değil. Heykel söküm işiyle.
Yeni belediye başkanımız başka yapacak bir işi yokmuş gibi başladı heykel söküm işine.
Bir önceki belediye başkanı da Başkan seçildiğinde boğa heykelini yerinden kaldırıp Karadağ’da, Mal Meydanı’nın önüne dikmişti. Ama daha sonra kenti kentle uyumlu heykellerle donatmaya başladı. Bu gün ciddi ciddi Türkiye’nin en çok heykeli olan bir kente dönüştü. Sokaklar artık Atlı Sokak, Aslanlı sokak diye tarif edilmeye başlandı. Kente gidenler heykellerin önünde anı resimleri çektirecek denli benimsediler bu heykelleri.
Sonra şimdiki sayın başkanımız geldi yönetime. Önceki başkanın heykel dikme icraatına karşı heykel söküm icraatını başlattı.
Önce kadınlara, kız’lara taktı. Ayıptır, memesi açıktır, diyerek. Kaldırdı attı bir kenara. Şimdilerde kaz’lara takmış durumda. Kaz’lardan sonra sıra sazlara gelirse şaşmam. Öyle ya; o ne öyle en az dört tane aşık elinde saz; şehrin önemli yerlerinde arz-ı endam ediyorlar.
Tiyö vereyim kendisine. Benim dayıoğlu Şeref Taşlıova’yla başlayabilir kaldırmaya; söküm işine. Öyle ya adam sağken heykelini dikivermişler; olur mu kardeşim? Bir de Aşık Şenlik var. O ne öyle boynunu bükmüş oturuyor? Yakışık alır mı? Sökün gitsin.
Haa bu arada istasyonun önündeki Kazım Karabekir heykeli de kaldırılmalı. Ne öyle kısa boylu, küçücük bir heykel mi olur?
Bence Haydar Aliyev’in hemen hiç şansı yok. O da kaldırılsın. Kars’ta Kars istasyon binası, Rum kilisesi ve saat kulesi, Ani’deki büyük katedralin küçük bir kopyası olan Doğu sineması diye bilinen kiliseyi ve daha pek çok eski anıtsal yapıları yerle bir eden, eski zaman hükümetlerinin başbakanlarının, cumhurbaşkanlarının heykelleri dikilmemişken ne işi var onun kentin girişinde?
Anlaşılan o ki sayın başkan heykel söküm icraatlarıyla tamamlayacak hizmet yılını gibi.
İki yüze yakın heykel olduğu söyleniyor; iki ayda birini kaldırsa 400 ayda anca biter. Bu da yeterince gündemde kalmayı sağlar. İyi akıl! Anlaşılan bir önceki başkan heykel dikim icraatıyla anılırken sayın başkan da söküm icraatlarıyla anılacak.
Sayın başkan bilmelidir ki seçilerek elde ettiği yer sadece ve sadece Belediye Başkanlığı koltuğudur. Kentin sahibi, babası, reisi değildir.
Elbette bir yönetici yapılanları beğenmeyebilir, değiştirtebilir. Ama bir kente mal olmuş bir şeyi yerinden sökerken, kaldırırken veya değiştirirken bence halka sormalıdır. Sormak zorundadır.
Yap bir mini referandum; kentte yaşayanların görüşlerini al; kaldırılmasını istiyorlarsa kaldır, neyi kaldıracaksan.
Yoo ben bu kazı beğenmedim. Sökün! Olmaz böyle bir şey.
Efendim, gazetelere yansıdığına göre İl Trafik Komisyonu kaz heykelinin sökümü kararını almışmış, diyesiymiş ki o kaz trafik kazalarına yol açabilir.
Allah Allah!
Birisi çıkıp bunlara bu kazın bir heykel olduğunu, canlı olmadığını; özünü birden bire arabanın-neyin önüne atmayacağını, atamayacağını söylemedi mi?
Şaka bir yana ;bu satırların yazarı olan ben de beğenmemiştim o kazı. Birden özünü arabaların önüne atacak, diye değil. Yeryüzünde ayakları, gagası; her bir yanı beyaz olan tek albino kaz olduğu ve biraz da mutasyona uğramış olduğu için; çok iğreti bir kaidesi olduğu için beğenmiyordum. Ama bu, sökün be kardeşim, demeyi gerektirmiyor.
Çok güzel bir heykel olan Leyla ile mecnun’u metrelerce yukarıya dikmek kadar, bu kazı buraya böylesine iğreti bir biçimde oturtmakta yanlıştı. Kalenin karşısına kentin tarihsel mimari dokusuyla uyuşmadığını düşündüğüm Kardeşlik anıtının dikilmesi de bence yanlıştı.
Fakat bunun yolu, ben başkanım, ben amirim; sökün!! demekten geçmiyor.
Sayın başkan bu kentte ne gibi değişiklik yapacaksa halka sorması gerekir. Sabahtan akşama kadar miskin miskin oturan; her şeyden şikâyet eden, hiçbir şeyden memnun olmayan birkaç esnafın, işsizin sözüne bakarak karar vermesiyle olmaz bu iş.
Araştırmacı Yazar