Cumhuriyet Halk Partili (CHP) belediyelere yönelik operasyonların başlamasının üzerinden altı buçuk ay geçti.
Bu süreçte 17 CHP'li belediye başkanı tutuklandı, partinin kongreleri için iptal davaları açıldı.
Yaşananlar, CHP'de siyasi söylemden mücadele yöntemlerine, kadrolardan liderlik yapısına kadar pek çok şeyi kökten etkiledi.
PolitiKARS’ın BBC Türkçe'den derlediği özel habere göre; 18 Mart'taki CHP ile bugünkü CHP arasında belirgin farklar oluştu.
İşte o özel haber...
ÖZGÜR ÖZEL'İN LİDERLİĞİ
CHP'deki değişimin en net görüldüğü alanlardan biri, Genel Başkan Özgür Özel'in konumu oldu. Özel, 31 Mart yerel seçimlerinde partisini 1977'den bu yana ilk kez bir seçimde birinci parti yaparak büyük bir başarıya imza attı. Bu seçim zaferiyle eli güçlenen Özel, 19 Mart sürecindeki performansıyla da parti içindeki liderlik pozisyonunu sağlamlaştırdı. Nisan ve Eylül aylarında yapılan olağanüstü kurultaylarda yeniden genel başkan seçilen Özel, stratejik hamlelerle parti içindeki otoritesini perçinledi.
SOKAK SİYASETİ
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde "sokaktan çekildiği" yönünde eleştirilen CHP, 19 Mart süreciyle birlikte yeniden sokaklarla buluştu. Operasyonların ilk haftasında Saraçhane'de düzenlenen mitingler, ilkbahar ve yaz aylarında Türkiye'nin dört bir yanındaki illere yayıldı. Bu mitingler, partinin önemli bir mücadele aracı haline geldi. Uzmanlar, bu değişimi, "siyaseti Ankara merkezinden alıp, toplum temelli hale getirme çabası" olarak yorumluyor.
KILIÇDAROĞLU HATTI
Yaşanan sürecin CHP'deki önemli sonuçlarından biri de, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu çizgisindeki isimlerin parti içindeki etkinliğinin azalması oldu. Kılıçdaroğlu'nun süreçle ilgili somut bir açıklama yapmaması ve kurultay davaları konusundaki sessizliği, parti tabanında ve içinde eleştirilere neden oldu. Parti içi kaynaklar, ilçe kongrelerinde rakip adayların birbirlerini "Kılıçdaroğlucu" olmakla suçladığını belirtiyor.
TRANSFERLER ŞAŞIRTTI
Operasyonlar ve açılan davalar karşısında CHP tabanının kenetlendiği gözlemlendi. Parti kaynakları, bu süreçte önceliğin "CHP kalesini korumak" olduğunu ifade ediyor. Ancak, bu kenetlenmeye rağmen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu'na yakınlığıyla bilinen eski Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Vural Gürzel gibi isimlerin AKP'ye geçişi, parti içinde büyük bir şaşkınlık ve tepkiyle karşılandı.
MHP İLE TEMASLARIN ANLAMI
Bu süreçte dikkat çeken bir diğer gelişme ise CHP ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) arasındaki temaslar oldu. Eski Genel Başkan Hikmet Çetin'in MHP Lideri Devlet Bahçeli ve parti yöneticileriyle yaptığı görüşmeler, siyaset arenasında yankı buldu. Analistler, bu temasların CHP'nin yeni dönem diplomasisinin bir parçası olduğunu, ancak bu kadar görünür olmasının pazarlık dinamiklerini etkileyebileceğini belirtiyor.
İMAMOĞLU'NU ADAYLIK SORUNU VE GELECEK SENARYOLARI
Sürecin en kritik başlıklarından biri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi geleceği. İmamoğlu'nun "ahmak" davasındaki hapis cezasının onanması ve olası siyasi yasağı, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı meselesini gündeminin en üst sırasına taşıdı. Resmi olarak aday İmamoğlu olsa da, parti içi kaynaklar, onun aday olamama ihtimalinin artık "çok ciddi" bir şekilde değerlendirildiğini aktarıyor. Bu durumda, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın isminin öne çıkabileceği, ancak bunun İmamoğlu'nun onayı ve rızasıyla gerçekleşebileceği ifade ediliyor. Uzmanlara göre, İmamoğlu aday olmasa dahi, partide "danışılan, fikrine başvurulan" kilit bir isim olmaya devam edecek.
YENİ DÖNEM, YENİ SİYASET TARZI
Tüm bu gelişmeler, CHP'yi kendini yenilemeye zorluyor. Parti, Eylül ayında yeni parti programı için bir çalıştay düzenledi. Yeni koşullar, daha militan, ideolojik kimliği ön planda tutan ve farklı mücadele yöntemlerine uyum sağlayabilen bir kadro ihtiyacını da beraberinde getiriyor. CHP'nin, değişen Türkiye siyasetinde bu yeni tarza ne kadar hızlı uyum sağlayacağı, önümüzdeki dönemin en önemli belirleyicilerinden biri olacak.