Eylül

Ali ihsan ALINAK

Hüznü ve korkuyu yaşadığım aylardandır Eylül. Yaşamımda korkularım çok az olmuştur. Bu korkuları bu ay içinde yaşıyor olmam belki tesadüftür.

Çocuk yaştan gençliğe geçerken örnek alınacak davranış biçimleri ve taklit edebilme yeteneğinizle öne çıkma gayretiniz sizi geleceğe taşır.

Devrimci etkilerin çok yoğun olduğu bir yerde, yaşam biçiminiz akar bir suda akıp gitmek gibiydi. Okul forumları, eğitim çalışmaları ve yurtseverlik duygularıyla enternasyonal olabilme için özgür ve demokratik bir ülkede yaşam isteğimiz; durağan olmayan sürekli hareketli bir yaşam biçimi olmuştu.

Her şey çok güzel olacaktı.

Ülkemin küçük bir kasabasında 12 Eylül’ü çocuk yaşta yaşamak ilk korkum ve ilk hüznümdür.

Siyah beyaz televizyonun karşısında kanım donarcasına izlerken cuntacıları, şimdi neler olacak dedim.

Tanıdıklarımın hepsi kaçmıştı. Evde ben ve kadınlardan başka kimse yoktu. Sürekli aramalar ve devriyeler. Ardından büyük gözaltılar ve tutuklamalar.

Alışmak zordu gerçekten, devrim yapacakların hepsi içerideydi. Kendimi çaresiz ve korumasız görüyordum.

……..

CIA tarafından organize edilen darbe, Kenan Evren ve adamlarının "Türk-İslam" sentezi modeliyle "Komünist" blok karşısında yeni bir alan yaratmak ve bu bloğun etkilerini azaltma gayretiydi.

İran İslam Devrimi ile gelişen yeni model ilk başlarda ABD’nin iştahını kabartıyordu. İran’ın anti Amerikancı yapıda örgütlenmesi, eldeki Türkiye üzerine ılımlı İslam modeli geliştirmeye dönüştü.

Tüm sol örgütlenmeler, tarihinde yaşanmamış bir imha süreciyle tasfiye edildiler. On binlerin cezaevi süreçleri ile fişlenmeleri, mültecileşmeleri, işkence ve idamlarla etkinleşen bu vahşet ortamında dokunulmayan kesim İslami kesim oldu... Atatürkçülük maskesi altında İmam Hatip Okulları açarak, bu kesimin örgütlenmesini devlet eliyle yaptılar.

Cumhuriyet tarihinin en gerici ve faşist örgütlenmesini 12 Eylül darbecileri yaparak, dönülmez tahribatlar sebep oldular... 2006 Türkiye’sinin yaşamış olduğu tüm sorunların gerisinde darbecilerin siyasi öngörüleri ve 82 Anayasası vardır.

Gerici Anayasanın etkilerini henüz düzeltmiş değiliz.

Kendilerini anayasal güvence altına alan Kenan Evren ve tayfası şimdi devlet tarafından koruma altındadır.

“Ekonomik modelin globalleşme ve küreselleşme adına vahşileşmesi, /kentlerin içinden çıkılamaz bir kaos ortamına sürüklenmesi, /Kürt sorununun daha da derinleşmesi, /eğitim politikasının iflası, demokratik reflekslerin körelmesi, /özelleştirme adına KİT’lerin peşkeş çekilmesi, /parlamenter sistemin güdükleşmesi, /bürokraside gerici kadrolaşma, /ırkçılığın ve milliyetçiliğin genele yayılması, /etnik ayrımcılığa dayalı siyasi modelin kabul görmesi, /bölgesel kalkınmışlık farkının artması, /işsizlik ve yoksulluk, /örgütlenme özgürlüğünün yok olması, /eğitimin bilimsel olmaktan uzaklaşması, /üniversitelerin yüksek liselere dönüşmesi ve bilimsel olmaktan kopartılması, /gençliğin potansiyel tehlike olduğu varsayımı ile yozlaştırılması ve apolitikleşmesi,” 12 Eylül darbesinin sonuçlarından bazılarıdır..

……

Bu yazı  gençliğe dönük bir hatırlatma yazısı olsun istedim. Amacım ders vermek değildi, söylenecek şeyleri düşünebilmemizi sağlamaktı.

12 Eylül unutulmaya çalışılıyor.

Unutmamak için öfkeyle hatırlıyorum ve yarına yönelik umudumu tekrarlıyorum.

12 Eylül 2006