Kars'ın Digor ilçesinde 14 Ağustos 1993’te yaşanan katliamda yaşamını yitirenler olay yerine bırakılan karanfillerle anıldı.
5’i çocuk 17 kişi yaşamını yitirmiş 63 kişi de yaralanmıştı. Yaşanan katliamın yıldönümü nedeniyle yaşamını yitirenler olay yerinde yapılan basın açıklamasıyla anıldı.
****
UNUTULMAYAN ACI DİGOR KATLİAMI
14 Ağustos 1993... Çocuk kadın büyük demeden 17 kişi kurşuna dizildi. 63 kişi yaralandı. Kars Digor'daki bu katliamı hatırlatma zamanı!
Kars'ın Digor İlçesi'nde yaşayanlar bundan tam 21 yıl önce 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirdiği, 63 kişinin de yaralandığı bir katliama tanıklık etti.
Kars'ın Digor İlçesi'nde 14 Ağustos 1993'te yapılan sessiz protesto yürüyüşüne katılan kitlenin üzerine açılan ateş sonucunda 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirmiş, 63 kişi de yaralanmıştı. Ölenlerden 7 kişi hakkında Türkiye AİHM'de mahkum edilirken, tüm dosyada fail olarak yargılanan özel harekat polislerinin serbest bırakılmasının ardından Yargıtay'a gönderilen davanın zaman aşımına uğraması için bekletildiği belirtiliyor.
Kars'ın Digor İlçesi'nde yaşayanlar 5'i çocuk 17 kişi yaşamını yitirdiği, 63 kişinin de yaralandığı bir katliama tanıklık etti. Gıda ambargosu, gözaltı, ev baskını hatta asker korkusundan ekinlerine dahi bakamayan binlerce kişi, 14 Ağustos 1993 tarihinde köylerden Digor ilçe merkezine 4 koldan yürüyüşe geçti. İki yürüyüş kolu jandarmanın "ikna" etmesi sonucu geri döndü. Iğdır tarafından araçlarla gelen 3 bini aşkın kişi ise, ilçe girişinde polisler tarafından durdurularak, araçlardan indirildi. Sessiz bir şekilde yürüyüşe geçen yaşlı, genç, çocuk binlerce kişinin tek amacı, acılarına, korkularına duyarlılık yaratmaktı.
ÖZEL HAREKATÇILAR ACIMADI! Bir kaç dakikalık yürüyüşün ardından kayalıkların arkasına mevzilenmiş özel harekat timleri tarafından ağır silahlarla kitlenin üzerine ateş açıldı. Ortalık bir anda savaş alanına döndü. Ve saldırının sonucunda resmi rakamlara göre, 17 kişi yaşamını yitirmiş, 63 kişi de yaralanmıştı. 8 yaşındaki Gülcan Çağdavul, Selvi Çağdavul (14), Yeter 0Kerenciler (13), Necla Geçener (14), Zarife Boylu (15), Erdal Buğan (17), Zeynep Çağdavul (19), Hacer Hacıoğlu (20), Suna Çidemal (21), Fatma Parlak (22), Faruk Aydın (27), Cemil Özvarış (39), Gıyasettin Çalışçı (41), Hasan Çağdavul (43), Süleyman Taş (47), Nurettin Orun (80), Tütiye Talan (66) isabet eden kurşunlarla yaşamını yitirmişti.
KATLİAMIN FAİLİ POLİSLER BERAAT ETTİ! Yaşanan katliamdan sonra dönemin SHP Milletvekili Mahmut Alınak ve arkadaşları rapor hazırladı. Dönemin Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk raporu Adalet Bakanlığı'na gönderdi. Bakanlık da raporu Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderince yargı süreci başladı. Ancak yıllar süren yargı sürecinde de istenen sonuç alınmadı. Digor Cumhuriyet Savcılığı'nın olay hakkında başlattığı hazırlık soruşturması tam 3 yıl sürdü. 3 yıl sonra dosya bu kez Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Savcılık soruşturmasını tamamlayarak, Kars Emniyet Müdürlüğü'nde görevli özel harekat polisleri Tuncay Yasa, İsmail Yıldız, Mustafa Demir, Yunus Alper, Sezai Özyurt, Atilla Yıldız, Suat Kaymak, Sıraç Birol hakkında "Kasten adam öldürmek" ve "Kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçlarından dava açtı. Sanık polisler savunmalarında, kitle içinden roketatar atıldığını, önce kitle içinden ateş edildiğini iddia etti. Ama katliam sonrası ortada özel harekatçıların kullandığı silahlara ait boş kovanların dışında ne roketatar bulundu ne de silah. 40'ın üzerinde duruşma görüldü. 24 Şubat 2006 tarihinde çıkan kararda sanık polisler aklandı. Polisler hakkında olaylarda 'meşru müdafaa' yaptıkları gerekçe gösterilerek, beraat kararı verildi. Beraat kararı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı, ancak tutuksuz yargılandıkları dönem hiçbir duruşmaya katılmayan sanık polisler, başka illerde görev yapmaya devam etti.
YARGITAY'DA ZAMANAŞIMI NÖBETİ Mİ VAR? Olayın müdahillerinden Avukat Tahir Elçi, 2004 yılında yaşamını yitiren 7 kişinin ailesi adına 'Yaşam hakkının ihlali', 'Etkin soruşturma yürütülmemesi' ve 'Uzun yargılama' gerekçeleriyle davayı AİHM'e taşıdı. Ve polisleri aklayan Türkiye AİHM'de, kendini kurtaramamış bunu anlayan hükümet dostane çözüm önermişti. Türkiye olayda polislerin orantısız güç kullandığını kabul ederek AİHM 2. Dairesi aracılığıyla hükümet ve ailelerin avukatı Tahir Elçi arasında yapılan görüşmeler sonucunda, ölen 7 kişinin ailelerine toplam 350 bin Euro tazminat ödenmesine karar vermişti. Yargılama sürecinde hukuki davranılmadığı için AİHM'e taşınan 7 kişinin dosyasında Türkiye'nin mahkum olmasından sonra 1993 yılında yaşanan olaydan on üç yıl sonra yani 2006 yılında Kars Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı soruşturma raporu ile polisler beraat ettirildi. 2006 yılında davada tutuksuz yargılanan polislerin yerel mahkemece beraat etmesine avukatların itiraz etmesi sonucu Yargıtay'a taşınan dosyaya iki yıldan beridir herhangi bir cevap verilmedi. AİHM'den tazminat alan yedi kişiden hariç diğer ölü ve mağdurların dosyaları da AİHM'de beklemede.
KATLİAMA RAĞMEN BARIŞ ÇAĞRISI! 14 Ağustos 1993 yılında yaşanan Digor katliamında yakınlarını kaybedenler her şeye rağmen devlete barış dediklerini, ancak buna rağmen barışın bir türlü gelmediğini belirtiyor. Olayda kardeşi Necla Geçener'i yitiren Hasan Geçener, 1993 yılından beri hukuki mücadele verdiklerini ama olayın faillerinin belli olduğu halde kimseye bir ceza verilmediğini belirtti. Geçener, bu katliamın kendilerinde açtığı derin yara ve kayıplara rağmen her şeyi barış için feda etmeye hazır olduklarını aktardı. Aynı olayda ağabeyi Zeki Dalga'yı kaybeden Abdulmecit Dalga da olayın faillerini devlet tarafından bilindiği halde kimsenin yargılanmadığı bunun içinde her gün katliamın acısını içlerinde hissederek yaşadıklarını belirtti. Digor Katliamını gerçekleştiren zihniyetin hala işbaşında olduğunu belirten Dalga, o katliam dolu günlerin tekrardan yaşanmaması için acil bir barışın olmasını istedi.