Kars'ın Digor ilçesinde 14 Ağustos 1993'te yaşanan ve 17 kişinin hayatını kaybettiği katliam, aradan geçen yıllara rağmen halkın vicdanında tazeliğini koruyor.
Aralarında çocukların da bulunduğu 17 kişinin öldüğü, 63 kişinin ise yaralandığı olay, Türkiye’nin yakın tarihinde derin izler bırakan trajedilerden biri olarak hatırlanıyor.
Bugün, Kars'ın Digor ilçesinde 93'ün 14 Ağustos'unda yaşanan katliamın yıldönümü nedeniyle yaşamını yitirenler vicdanlarda anılıyor..
ANMA ETKİNLİKLERİYLE TOPLUMSAL HAFIZA DİRİ TUTULUYOR
Katliamın yıldönümünde düzenlenen anma etkinlikleri, hem yaşamını yitirenlere duyulan saygının bir ifadesi hem de benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızayı canlı tutma çabası olarak görülüyor.
Digor halkı, 14 Ağustos 1993’te yaşananları unutmamak ve unutturmamak adına bir araya geliyor. Sessiz yürüyüşler, konuşmalar ve dualarla yapılan anmalar, geçmişin acılarını hatırlatarak geleceğe dair bir uyarı niteliği taşıyor.
KATLİAMIN AYRINTILARI: BİR YÜRÜYÜŞ, BİR SALDIRI
PolitiKARS’ın derlediği bilgilere göre, 14 Ağustos 1993 günü Digor’da protesto yürüyüşü düzenlenmişti. Sessiz başlayan yürüyüş, jandarma müdahalesiyle iki koldan geri çevrildi. Ancak Iğdır yönünden gelen kalabalık, ilçe girişinde yürüyüşe devam etti.
Tam bu sırada, çevredeki kayalıklardan açılan ateş sonucu aralarında çocukların da bulunduğu birçok kişi hayatını kaybetti. Olayda 17 kişi yaşamını yitirirken, 63 kişi de yaralandı.
YAŞAMINI YİTİRENLERİN İSİMLERİ HAFIZALARA KAZINDI
Katliamda yaşamını yitirenler arasında 8 yaşındaki Gülcan Çağdavul, 14 yaşındaki Selvi Çağdavul, 17 yaşındaki Erdal Buğan gibi genç yaşta hayatını kaybedenler bulunuyor.
Resmi kayıtlara göre kurşunlarla yaşamını yitiren diğer isimler; Yeter Kerenciler (13), Necla Geçener (14), Zarife Boylu (15), Zeynep Çağdavul (19), Tuncer Hacıoğlu (20), Suna Çidemal (21), Fatma Parlak (22), Faruk Aydın (27), Cemil Özvarış (39), Gıyasettin Çalışçı (41), Hasan Çağdavul (43), Süleyman Taş (47), Tütiye Talan (66) ile Nurettin Orun (80).
TARİHİN HÜZÜN PENCERESİ: DIGOR KATLİAMI
Digor Katliamı, sadece bir bölgenin değil, tüm Türkiye’nin hafızasında silinmesi zor bir yara olarak kalmaya devam ediyor.
Her yıl 14 Ağustos’ta yapılan anmalar, bu acının unutulmaması ve adaletin sesi olunması için bir çağrı niteliği taşıyor.
..ilgili haber
CHP'Lİ VEKİLDEN DİGOR ÇAĞRISI
CHP Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, 1993 yılında Kars’ın Digor ilçesinde yaşanan ve 17 yurttaşın yaşamını yitirdiği olayları TBMM gündemine taşıdı.
Alp, olayın tüm yönleriyle araştırılması için Meclis’e resmi önerge sundu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kars Milletvekili İnan Akgün Alp, 1993 yılında Kars’ın Digor ilçesinde yaşanan ve 17 yurttaşın yaşamını yitirdiği olayları Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündemine taşıdı.
SİLAHSIZ PROTESTO KANA BULANDI
14 Ağustos 1993 tarihinde Digor’da gerçekleşen olayda, aralarında çocukların da bulunduğu 17 yurttaş hayatını kaybetmiş, 63 kişi ise yaralanmıştı.
PolitiKARS’ın derlediği bilgilere göre; tanık ifadelerine dayanarak olayın silahsız ve barışçıl bir protesto sırasında meydana geldiğini vurgulayan Milletvekili Alp, dönemin güvenlik politikalarının ve sivil halka yönelik baskıların, ciddi insan hakları ihlallerine zemin hazırladığını belirtti.
FAİLLER BERAAT ETTİ, AİLELER ADALET BEKLİYOR
Olay sonrası açılan davada, 8 polis hakkında “kasten adam öldürmek” ve “öldürmeye teşebbüs” suçlamaları yöneltilmişti. Ancak sanıklar, “meşru müdafaa” gerekçesiyle beraat etti. Alp, bu kararın mağdur yakınlarında ve kamuoyunda derin bir adalet duygusu zedelenmesine yol açtığını ifade etti.
AİHM KARARI: TÜRKİYE TAZMİNAT ÖDEDİ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davada Türkiye, 7 aileye toplam 350 bin avro tazminat ödemeyi kabul etti. Ancak Alp, bu sürecin gerçeği ortaya çıkarmaktan ve failleri hesap vermekten uzak kaldığını belirtti. 32 yıl geçmesine rağmen olayın bağımsız biçimde araştırılmamış olması, hukuk devleti ilkeleri açısından ciddi bir sorun olarak değerlendirildi.
“DİGOR, ORTAK HAFIZADA BİR İNSAN HAKLARI UTANCIDIR”
Milletvekili Alp, “Digor’da yaşananlar, yalnızca bölge halkının değil, tüm ülkenin ortak hafızasında bir insan hakları utancı olarak yerini korumaktadır” diyerek olayın toplumsal etkisine dikkat çekti.
Araştırma önergesinde, olayın tüm yönleriyle incelenmesi, mağdur ailelerin maddi ve manevi kayıplarının ortaya konulması, AİHM kararının Meclis tarafından değerlendirilmesi ve benzer ihlallerin tekrarını önleyecek yasal-idari tedbirlerin belirlenmesi talep edildi.