Paris’te PKK bağlantılı üç kadının öldürülmesi olayına ilişkin tek tutuklu var. “Cinayetlerin 1 numaralı zanlısı” olduğu ilan edilen Türkiye doğumlu Ömer Güney...

Güney hakkında anlatılanlar ve sosyal medyada kendisinin paylaştığı bilgi ve fotoğraflar, tatmin edici olmayan ve dikkat çekici çelişkilerle dolu bir profil oluşturuyor. Birinci olarak, zanlı internetteki profillerinde, ‘lüks araba sevdalısı’, ‘çapkın’ ve gayet ‘apolitik’ bir görünüm çiziyor. Amcaları başta olmak üzere Türkiye’deki akrabaları, Türk olduklarını, hatta ‘Türkoğlutürk’ olduklarını ve PKK’yla hiçbir ilgilerinin olamayacağını’ söylüyor. Bir süre ailesiyle oturduğu Paris banliyösündeki komşuları da gazetecilere, “Kürtlerle ne alakası var onlar Türk” diyor. Güney’in internet profilleri de bunlarla çelişmiyor.

Ancak Güney’in yaşamı, bir Kürt derneğine üye olduğu 2011 sonundan itibaren, ‘tanınmaz’ hale geliyor. Kürt/PKK kaynaklarına yakın Fırat Haber Ajansı, Ömer Güney’le birlikte gözaltına alınıp serbest bırakılan ‘ev arkadaşı’yla yapılmış bir röportaj yayınladı dün. İsmi Y.A. olarak verilen bu ‘tanık’, Güney’le son 1,5 aydır aynı evde kaldıklarını söylüyor ve şu detayları aktarıyor: ‘Gerillacılığa’ sempatisi var! Kendisini harekete (PKK) adamak istiyor. Sık sık ‘Ben sizden daha iyi Kürdüm’ diyen heyecanlı bir aktivist...

Şimdi, Ömer Güney’in ardında bıraktığı, birbirine neredeyse zıt bu iki karakterin izi ve Paris’teki suikastla ilgili henüz çok sınırlı olan bilgilerimiz ışığında aşağıdaki sorular geliyor gündeme:

Ömer Güney’in, olay günü Sakine Cansız’ı büroya getirdiği ve bunu yapması için Fidan Doğan tarafından arandığı anlaşılıyor. PKK nasıl oluyor da böylesine az tanınan birinin, üstelik ‘suikast ihbarları aldıklarını’ söyledikleri bir dönemde, çok önemli bir üyesine bu kadar yaklaşmasına izin veriyor? Bu kişinin derneğe katıldıktan sadece 14 ay sonra Cansız gibi biriyle bu kadar yakın olması nasıl mümkün oluyor?

Başta Facebook hesabı olmak üzere, çeşitli izler Ömer Güney’in yaşamındaki ‘ikiliği’ gözler önüne seriyor. PKK ve dernek çevreleri bu durumu nasıl fark etmedi? Avrupa’da özellikle siyasi mülteci statüsünde yaşayanların, neredeyse iç içe denebilecek günlük yaşamına rağmen bu çelişkili durum nasıl atlandı?

Türk istihbaratının Avrupa’daki PKK örgütlenmeleri hakkında bilgisi olduğuna kuşku yok. Güney, Ağustos-Ekim 2012 arasında Türkiye’ye 3 kez giriyor. Bu esnada, aktif bir PKK’lı. Türkiye’nin bu gidiş-gelişlerle ilgili istihbari bilgisi var mı? Cinayetlerden sadece iki ay önce yaşanan bu trafik sırasında zanlı kimlerle görüştü, nerelerde kaldı ve yıllar sonra yapılan bu seri Türkiye seyahatlerinin anlamı ne?

Güney’in evinde yapılan aramada 45 takım elbise ve 4-5 ayrı telefon bulunuyor. Ev arkadaşları, bu kadar telefon kullandığını polis baskınından sonra öğreniyor. Hatta bilinen tek telefonunu da kimsenin kullanmasına izin vermiyor, ‘ortada bırakmıyor’. Yanında sürekli sprey, tornavida vs. taşıdığına dair tanıklıklar var. Kullandığı nesnelerle ilgili bu tuhaflıklar ne anlama geliyor?

Güney, ‘milliyetçiyiz’ diyen ailesinden biriyle evleniyor ve bu evlilik, eski eşinin deyimiyle, ‘Ömer’in karanlık örgüt ilişkileri nedeniyle’ sona eriyor. Bu karanlık ilişkiler nedir? Bu iddiası nedeniyle bile olsa eski eşin bilgisine neden başvurulmuyor?

Ev arkadaşı Y.A., “Ömer dernekteki arkadaşların önerisiyle ifade vermeye gittiğini söyledi, beni de çağırdı” diyor. Ömer Güney soruşturma kapsamında gözaltına mı alındı, yoksa derneğin önerisi ve kendi isteğiyle ifade vermeye mi gitti?