1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Başkan Uysal’ın Facebook Sayfalarına Saldırı
Kılıçdaroğlu: Neden Yemin ETMEDİK

Kılıçdaroğlu: Neden Yemin ETMEDİK

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki büyükelçiler ve yabancı gazetecilere 'Neden Yemin Etmedik' diye bir mektup gönderdi.

A+A-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, BM, AB, AGİT, OECD, Avrupa Konseyi, İslam Konseyi, AP, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başkan ve yöneticileriyle, Türkiye'deki büyükelçiler ve yabancı gazetecilere "Neden Yemin Etmedik" diye bir mektup gönderdi.

CHP’den yapılan açıklamada, CHP’nin "TBMM’de yaşanan hak gaspı ile seçilmiş milletvekillerinin yemin etmesinin engellenmesini" dünyanın gündemine taşıdığı belirtildi.

Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin TBMM’de yemin etmeme gerekçelerini açıklamak ve "seçilmiş milletvekillerine yönelik hukuk dışı hak gasbını" anlatmak için, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navanethem Pillay, AGİT Genel Sekreteri Marc Perin de Brichambaut, AGİT-PA Başkanı Petros Efthymiou, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papandreou, Avrupa Sosyalistler Partisi Başkanı Poul Nyrup Rasmussen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Theo-Ben Gurirab, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Human Rights Watch Direktörü Keneth Roth, D8 Genel Sekreteri Widi Pratikto, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye’deki Yerleşik Büyükelçilikler ile Türkiye’deki Yerleşik Yabancı Basın Temsilcilerine "Neden Yemin Etmedik" diye mektup gönderdiği ifade edildi.

MEKTUBUN TAM METNİ
Kılıçdaroğlu’nun gönderdiği mektup şöyle:

"Sayın İlgili, CHP Milletvekilleri 28 Haziran 2011’deki TBMM’nin açılış oturumunda yemin etmemişlerdir. Milletvekillerimiz uzun süredir tutuklu bulunan ve mahkemenin serbest bırakmaması nedeniyle TBMM’deki açılış oturumuna katılamayan iki Milletvekillerimizle dayanışmak için bu kararı almışlardır. Bu iki Milletvekilimiz şu an iki yıldan uzun bir süredir tutuklu bulunmaktalar ve halen herhangi bir suçtan mahkum olmuş değildirler. Bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu, herhangi bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş bulunan, gazeteci Mustafa Balbay ile tıp doktoru Prof. Mehmet Haberal’ın, aday olabileceklerini hükme bağlamıştır. Halk onlara oy vermiş ve vekilleri olarak seçmiştir. Şimdi ise, iki hakim, verdikleri bir kararla, Balbay ve Haberal’ın, halkın seçilmiş vekilleri olarak görevlerini yerine getirmelerini engellemektedir. Diğer bir siyasi partiye mensup 6 vekilde aynı durumdadır.

Bu husustaki kesin kanım, söz konusu durumun büyük bir adaletsizlik olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları organlarının kararları tarafından vazgeçilmez bir hak olarak tanınan seçme ve seçilme hakkının açık bir ihlalini oluşturduğudur.
CHP, demokrasiyi ve halkın hür iradesini korumaya devam edecek, soruna süratli bir şekilde demokrasiye ve hukuka uygun bir çözüm bulmak için gerekli tüm gayreti gösterecektir. CHP’nin, adaletin ve bir temel demokratik hak olan seçme ve seçilme hakkının ihlali sonucu halen tutuklu bulunan 8 sekiz dayanışma nedenlerini açıklayan bir notu ilişikte bilginize sunuyorum."

Mektupla birlikte "CHP Tutum Kağıdı" adı altında, yaşanan süreci anlatan bir bilgi ekinin de gönderildiği bildirildi

SOSYALİST ENTERNASYONAL'DE HUKUK VURGUSU
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu milletvekillerinin TBMM'ye gelerek yemin edebilmeleri ve kendilerini seçen halkın iradesi doğrultusunda görevlerine başlayabilmeleri için tutukluluk hallerine son verilmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Atina'da gerçekleştirilen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'de evrensel hukuk ve insan haklarına aykırı bazı uygulamaları ifade etmek istediği belirtti.

“12 Haziran'da yapılan genel seçim sonuçları kesinleşmiş, bu seçimlerde milletvekili seçilenlerin mazbataları, il seçim kurulları tarafından hazırlanarak kendilerine teslim edilmiştir” diyen Kılıçdaroğlu, “Bu kişilerin böylece, TBMM'de 24. Dönem milletvekili olarak yer almaları da resmen onanmıştır” ifadesini kullandı. CHP Lideri, genel seçimlerde milletvekili seçilmiş 8 parlamenterin henüz devam etmekte olan davalar nedeniyle tutuklu bulunduklarına işaret etti. Bu milletvekillerinin bazılarının tutukluluk sürelerinin 800 günü geçtiğini, bu süre içinde yapmış oldukları 50'yi aşkın tahliye talebinin AİHM'nin öngördüğü ölçütlere tamamen aykırı olarak klişe gerekçelerle reddedildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Yasalarımıza göre, TBMM'ye seçilen milletvekillerinin, Parlamento faaliyetlerinde bulunabilmeleri için TBMM'de yemin etmeleri gerekmektedir” dedi.

“Bilindiği gibi Türkiye'de milletvekillerinin yargı dokunulmazlıkları vardır, ancak sözü edilen milletvekilleri hakkındaki dava süreci, seçilmelerinden önce başlamış olduğu için, kendilerinin bu dava ile ilgili olarak dokunulmazlıklardan yararlanmaları söz konusu değildir” diye konuşan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Kaldı ki biz CHP olarak mevcut milletvekili dokunulmazlığı sınırlarını fazla geniş bulduğumuzu açıklamış ve dokunulmazlığın demokratik ülkelerde olduğu gibi milletvekillerinin bu sıfatla siyasi işlevlerini yerine getirmelerine izin verecek düzeye indirgemek için gerekli yasal düzenlemelere öncülük etmeyi halkımıza taahhüt etmiş bulunmaktayız.

Milletvekili seçildikten sonra, görevlerine başlayabilmek için tutukluluk hallerinin kaldırılması istemiyle mahkemeye başvurmuşlar, ancak bu istekleri mahkeme tarafından 'dava ile ilgili dellilerin henüz toplanmadığı' gibi, kendilerinin sorumlu tutulamayacakları dayanaksız bir gerekçeyle reddedilmiştir. Bu karara karşı itiraz merci olan üst mahkeme milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devamı yolundaki ilk mahkemenin kararını onaylamıştır.”

'YARGI KARARLARI ENGEL OLUYOR'
Genel seçimlerde halk tarafından seçilen 8 parlamenterin bu görevi yapmalarının, 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan özel yetkili mahkemeler tarafından engellendiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu milletvekilleri hakkında tutuklu bulundukları davalarla ile ilgili mahkumiyet kararının bulunmadığının altını çizdi. Kılıçdaroğlu, bir diğer önemli hususun da bu milletvekillerinin dokunulmazlıktan yararlanmak değil, TBMM'de yemin ederek milletvekili sıfatıyla görevlerine başlamak istemeleri olduğuna işaret etti.

Kılıçdaroğlu, “ Milletvekilleri haklarındaki davanın sürmesine ve yargılanmalarının tamamlanmasına karşı değildirler, ancak kendilerini seçen halkın iradesinin yerine gelmesini istemektedirler. Sözünü ettiğimiz yargı kararları ise bunu engellemektedir. Bu yargı kararlarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, özgürlükten yoksun bırakılmaya ilişkin 5. maddesine, seçme ve seçilme hakkına ilişkin ek birinci protokolün 3. maddesine aykırı olduğu açıktır. 8 milletvekilinin tutukluluk halleri milletvekili olarak seçilmeden önce dahi yasal değildi ve AİHM kriterlerlerine uymamaktaydı” dedi.

AİHM'nin sözleşmenin ihlali yolundaki birçok kararının tutukluluk halinin yasal olmadığının delili olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Mahkeme kararları ayrıca Ek Birinci Protokolde yer alan seçme ve seçilme hakkına ilişkin içtihada ve AİHM'nin tutuklama süreleri, yetersiz gerekçeler, klişe kararlar, katalog suçlar, adi koruma önlemlerine yer verilmemesi, duruşma yapılmaması gibi temel hususlara ilişkin tüm içtihadına her yönden aykırı olduğu açıktır” dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki bu durumun Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin siyasi hayata katılmayla ilgili 2. ve 25. maddelerine de aykırı düştüğünü ifade etti.

CHP Lideri, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bugüne kadar bu sekiz milletvekilinin herhangi bir suçtan mahkum edilmemiş olmaları gerçeğinden hareketle kendilerine yöneltilen suçlamalar ve haksız tutuklama hallerinin devam etmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 (2) maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklara ilişkin Sözleşmesi'nin 14 (2) maddesinde belirtilen 'suçu ispat edilinceye kadar kişi masumdur' temel ilkesinin ihlalidir.”

Yunanistan Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu'ya organizasyon için teşekkürlerini sunan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Papandreu'nun üstün liderliğinde, en kısa sürede, ülkenin şu an için karşı karşıya olduğu ekonomik güçlüklerin üstesinden gelineceğine ilişkin inancını da dile getirdi.
“Arap Baharına” da konuşmasında atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'ta Tunus Devrimi ile başlayan “Arap Baharının” Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve Suriye'ye sıçrayarak Arap dünyasını derinden sarstığını söyledi.

İSRAİL-FİLİSTİN SORUNUNA DA DEĞİNDİ
Arap Baharının Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasının kendine özgü tarihi, beşeri ve fiziki şartları dahilinde incelenmesinin, bu devrim rüzgarının anlaşılması adına son derece önemli olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Arap Baharının sadece bölgesel değil, küresel nedenlerle ortaya çıktığını belirtti. Kılıçdaroğlu, 2008 sonrasında dünya genelinde kitle hareketlerinin artış göstermesinin nedeni olarak, emekçilerin ve orta sınıf mensuplarının huzur ve refah seviyelerindeki düşüşe bağlı olarak artan rahatsızlıkları gösterdi.

Kılıçdaroğlu, yalnızca ekonomik baskı değil küresel iklim değişikliğinin de insanların hayatında büyük bir tehdit teşkil ettiğini kaydettiği konuşmasında, dünya genelinde kötüleşen fiziki, sosyal ve ekonomik şartların orta sınıf halkların aleyhine olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, Arap Baharını yaratanların haklı mücadelelerine Sosyalist Enternasyonal'in de el uzatması, onların özgürlük ve adil yaşam hedeflerine destek vermesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, CHP olarak dost ve komşu ülkelerdeki reformcu hareketlerin en kısa zamanda taleplerinin karşılanması, bölgenin barış ve demokrasiye kavuşması dilediğini de sözlerine ekledi.

İsrail-Filistin ilişkilerine de değinen Kılıçdaroğlu, iki tarafın barış içinde, hukuk ve adalet çerçevesinde ilişkiler geliştirmesi isteniyorsa konuya yaklaşırken ve konuyla ilgili akıl üretirken taraflığın çemberinden kurtulması gerektiğini ancak bu şekilde iki tarafın da kabul edebileceği bir çözüm inşa edilebileceğini söyledi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.