1. HABERLER

  2. Dersimliler AKP Binalarına Yürüyecek
Emekçilerin 1 Günlük Genel Grevi BİTTİ

Emekçilerin 1 Günlük Genel Grevi BİTTİ

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) koordinasyonundaki kamu emekçileri bir günlük grevleri mitingler ile kutladı.

A+A-

Kamu emekçileri, "parasız sağlık, kadrolu, güvenceli çalışma, grev hakkı ve baskılara son" dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) koordinasyonundaki kamu emekçileri bir günlük grevleri mitingler ile kutladı.

KAMU EMEKÇİLERİ GREV

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'nun (KESK) koordinasyonundaki kamu emekçileri grevi başladı.

TTB öncülüğünde meslek örgütleri ve sendikalar, bu KHK'nin kimseye danışılmadan bir gecede çıkartılmasına karşı "hastanelerde kendi sağlık meclislerimizi kuracağız ve KHK'yi oylayacağız" diyerek grev kararı aldı.

KESK ise konfederasyon olarak hem bünyesindeki Sağlık Çalışanları Sendikası (SES) hem de eğitimciler, büro çalışanları, belediye çalışanları gibi kamu çalışanları ile greve katılma kararı aldı.

KESK'in greve gitme nedenleri arasında, grev hakkının yasal teminat altına alındığı bir toplusözleşme düzeni talebi, sendika üyelerine yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, güvencesiz çalıştırmaya son verilmesi, kıdem tazminatının korunmak istenmesi var.

Sağlık çalışanlarından greve katılan örgütler:

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Türk Medikal Radyoteknoloji Derneği (TMRT-DER), Devrimci Sağlık İş Sendikası (DEV SAĞLIK İŞ), Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUD), Tıbbi Laboratuvar Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜM RAD-DER), Türk Dişhekimleri Birliği (TDB), Türk Hemşireler Derneği (THD), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye Diyetisyenler Derneği.

KESK'e bağlı sendikalardan greve katılanlar:

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), SES, Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Sendikası (Tüm Bel Sen), Büro Emekçileri Sendikası (BES), Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM), Tarım Orkam Sen, Haber Sen, Yapıyol Sen, Birleşik Taşımacılık Sendikaları (BTS), Kültür Sanat Sen, Diyanet ve Vakıf Emekçileri Sendikası (DİVES).

KARS'TA EMEKÇİLERİN GREVİ

Kars’ta Sağlık ve eğitim başta olmak üzere, kanun hükmünde kararnamelerle çalışanların temel haklarının gasp edildiğini öne süren KESK’e bağlı sendikalar grev yaptı. Polisin almış olduğu yoğun güvenlik önlemi altında Faikbey Caddesi’nde toplanan platform üyeleri, ‘İnsanca bir yaşam için grevdeyiz.” Pankartıyla yürüyerek, davul zurna eşliğinde halaylar çekti.

Tüm Yurtta olduğu gibi Kars’ta da KESK Kars Şube ve Temsilcilikler Platformu en uzun gecenin ve en kısa gündüzün yaşandığı gün olan 21 Aralık’ta yapılan genel grev nedeniyle ortak basın açıklaması yaptılar.

KESK Kars Şube ve Temsilcilikler Platformu adına dönem sözcüsü Eğitim Sen Kars Şube Başkanı Çetin Koçyiğit okunduğu basın açıklamasında, “Bu gün 21 Aralık. Bu gün karanlık her zamankinden daha erken çökecek. Gece her zamankinden daha uzun sürecek. Ama inanın yarın aydınlığa daha fazla yakınlaştığımız bir gün olacak. Çünkü bizler biliyoruz ki, karanlığın en koyu olduğu an aydınlığın da en yakın olduğu zamandır. Buradan hep birlikte söz veriyoruz. Karanlığın, baskıların, yoksulluğun, sefaletin dünyasına karşı, emeğin dünyası için mücadelemizi yükselteceğiz. Yaşasın İnsanca Yaşam Mücadelemiz! Yaşasın Onurlu Direnişimiz! Yaşasın KESK!” dedi.

Türkiye’de çok uzun süredir gecenin karanlığının hâkim olduğu, hak ve özgürlükleri için mücadele eden tüm kesimlerin de bu karanlığa mahkûm edilmek istendiğini iddia eden Koçyiğit okuduğu basın açıklamasında şu ifadeleri kullandı.

“AKP iktidarının yaptığı her icraat, attığı her adım bu ülkenin üzerine çöken karanlığı daha da artırıyor. Şimdi, şu saatlerde mecliste onaylanması için canla başla çalıştıkları bütçe bu karanlığı daha da zifiri hale getiriyor. Bu gün mecliste oylanan, Bu bütçede grevli toplu sözleşme mücadelesi yürüten kamu emekçileri yine yok. Bu bütçede 659 TL’ye mahkûm edilen milyonlarca asgari ücretli yine yok. Bu bütçede kıdem tazminatı gasp edilmek istenen işçiler yine yok. Bu bütçede gübre parası bulamayan çiftçiler, köylüler yine yok. Bu bütçede vergi yükü altında ezilen küçük esnaf yine yok. Kısacası Bu Bütçede İnsanca Bir Yaşam Sürdürmek İsteyenler Yine Yok.

Bizi grev hakkımızı kullanmaya götüren nedenleri anlatmak için nereden başlayalım söze? Grev Hakkımızı, Örgütlenme Özgürlüğümüzü, Özlük ve Demokratik Haklarımızı yok sayan, Demokratik bir sendika yasasında olması gereken düzenlemelerin hiç birisine yer vermeyen, Tamamen yandaş konfederasyonun siparişine uygun olarak hazırlanan, İki aydır Bakanlar Kurulu’nda bekletilen yasa taslağından mı başlayalım söze? Yoksa açlık sınırının 1000, Yoksulluk sınırının 3000 TL’yi aştığı ülkemizde ortalama 1500 TL maaş verilerek açlığa yakın yoksulluğa uzak bir yaşama mahkum edilişimizden mi?

Temel tüketim maddelerine en az %40 oranında zam yapanların “bunlar zam değil güncelleme” diyerek halkla alay etmesinden mi başlayalım söze, Yoksa yıllardır gerçek enflasyon rakamlarını çarpıtanların maaşlarımıza sefalet artışı yapmaya devam etmesinden mi? Soruyoruz: Anayasanın, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların bize tanıdığı grev hakkımızı neden kullandığımızı anlatmaya nereden başlayalım? Yurttaşı “müşteriye”, kamu hizmeti vermesi gereken kurum­ları “ticarethaneye”, biz kamu emekçilerini “işletme görevlisine” çevirmeye çalışan sistemden mi başlayalım söze, Yoksa kamu alanının yapısını halkın aleyhine düzenleyen KHK Sultasından mı? Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 150 bin öğretmen açığı varken Ataması Yapılmayan 300 bin öğretmenden mi başlayalım söze, Yoksa stajyer öğrencilerin aldığı ücreti, net asgari ücretin üçte birine düşürenlerin aç gözlülüğünden mi? Sağlık hakkının vazgeçilemez temel haklarımızdan olduğunu anlatmak için nereden başlayalım söze? “Katkı” veya “katılım payı” ile vatandaşın soyulmasından mı başlayalım söze Yoksa kamu hastanelerini tamamen ticarethaneye dönüştürerek CEO’lara teslim eden Kamu Hastaneleri Birlikleri düzenlemesinden mi? İlacın sigortalılar için de paralı hale getirilmesinden mi başlayım söze Yoksa taşeronlaştırılan 300 bin sağlıkçıdan, işçileştirilen120 bin hekimden, günde 36 saat çalıştırılan 20 bin asistan hekimden mi? Kapı kulu değil kamu emekçisi ve her şeyden önce insan olduğumuzu anlatmaya nereden başlayalım? Ek Ödemelerin emekliliğimize yansıtılmaması sonucunda çalışırken yaşadığımız sefalet koşullarının emekliliğimizde daha da derinleştirilmesinden mi başlayalım söze?

Yoksa yıllardır sermayeden vergi almaktan kaçınanların, ay sonunu zor getiren işçilerin ve kamu emekçilerinin maaşlarını “gelir vergisi dilimi” ile lime lime etmesinden mi? Soruyoruz? Sendikal hak ve özgürlüklerimiz için sürdürdüğümüz mücadelemizin demokrasi mücadelesinden bağımsız olmadığını anlatmaya nereden başlayalım? Gölgesinde büyüttüğü, üye sayısını 9 yılda 11 katına çıkardığı yandaş konfederasyon yönetimine methiyeler dizen AKP’nin mücadelemize çamur atmaya çalışmasından mı başlayalım söze, Yoksa sendikal faaliyetlerimizin, demokratik eylem ve etkinliklerimizin yargılama konusu yapılması sonucunda 33 üye ve yöneticimizin hala hapiste tutulmasından mı? Çağdaş demokrasilere yakışan yere yerleştirdiğimiz çıtaya tutunarak sendikal hak ve özgürlüklerimizi aşağı çekmeye çalışan yandaş konfederasyondan mı başlayalım söze, Yoksa mesnetsiz suçlamalara dayanan iddialarla 25 üye ve yöneticimize 6 yıl 3 ay ceza verilmesinden mi? Nereden başlarsak başlayalım söze anlatmak istediğimiz aslında gayet açıktır. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hâkim kılınmak istendiği bir ülkede, Emeğin, emekçilerin haklarının tanınmadığı bir ülkede Demokrasiden de sendikal hak ve özgürlüklerden de söz etmek mümkün değildir. İşte biz, emeğin haklarına ve değerlerine sahip çıkmanın demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkmaktan geçtiğine inan kamu emekçileri olarak, Grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir Toplu Sözleşme düzeni için, Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine, “KHK Sultasına”, Angarya ve zorunlu fazla mesaiye, her türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilmesi için,

Tüm çalışanlara kadrolu iş güvencesi, insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması için, Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için, Temel ücretlerin artırılmasıyla sağlanacak gerçek bir eşit işe eşit ücret sistemi için, Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansıtılması için, Net asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için, Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için, Temel haklarımıza yapılan tüm saldırılara karşı grev hakkımızı kullanıyoruz.

Emek düşmanı politikalardan vazgeçin! Uluslararası sözleşme ve anlaşmalarla sahip olduğumuz grevli toplusözleşme hakkımızı tanımak zorundasınız! Eğer taleplerimize olumlu bir yanıt alamazsak, bizi çok daha kitlesel ve çok daha kararlı olarak karşınızda bulacaksınız. Siz neo-liberal politikaları uygulamakta ne kadar kararlıysanız biz de haklarımız ve geleceğimiz için mücadele etmekte en az o kadar kararlıyız. Yaratmak istediğiniz korku imparatorluğuna teslim olmayacak; emeğin, eşitliğin, adaletin ve barışın safında olmaya devam edeceğiz! “Durmak yok yola devam” diyerek, baskı ve şiddetle tüm toplumu tahakkümü altına almak isteyenlere karşı “yılmak yok mücadeleye devam” diyerek dimdik ayakta duracağız. Sizin tek teminatınız şiddet, baskı ve daha fazla yoksulluksa bizim teminatımız fiili meşru mücadele geleneğimizdir.”

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.