BDP tarafından Kürt Dil Bayramı dolayısıyla yapılan yazılı açıklamada, "Bir toplumun, bir halkın özgürlüğü ancak dilinin özgürlüğüyle mümkün olabilir" dedi

BDP, Kürt Dil Bayramı dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Açıklamada Kürt dil bayramı kutlanırken, Dil Bilimci Celadet Ali Bedirxan ve arkadaşlarının 1932 yılında çıkardığı Hawar'ın ilk sayısının yayınlandığı gün olan 15 Mayıs'ın aynı zamanda Kürt Dil Bayramı olarak kutlandığı vurgulandı.

Açıklamada Hawar Dergisi kadrolarının Kürt diline sahip çıkmasının neticesinde birçok yerde Kürt enstitüleri kurulduğu hatırlatıldı. "Ülkemizde ise 20 milyonluk bir halkın konuştuğu dil olan Kürtçe her türlü baskıcı, asimilasyoncu politika ve uygulamalara maruz kalmakta, anadilde eğitimin önündeki anayasal ve yasal engeller devam etmektedir" denilen açıklamada, Türkiye'de demokratik taleplerin yok sayıldığı Kürtçe yayınların ise yasakçı uygulamalarla engellendiği vurgulandı.

'Yasaklar mahkemelerde de devam ediyor'

Açıklamada, BDP milletvekilleri, belediye başkanları ve yöneticilerinin Kürtçe konuştukları için cezalandırıldığı, Kürtçe günlük yayın yapan Azadiya Welat Gazetesi'nin kapatıldığı ve yazı işleri müdürlerine yüzyılları bulan hapis cezalarının verildiği hatırlatıldı. Kürtçe üzerinde uygulanan yasakların mahkemelerde de devam ettiğinin belirtildiği açıklamada, "Siyasi soykırım operasyonları kapsamında tutuklanan binlerce Kürt siyasetçinin mahkemelerde Kürtçe savunma yapması engellenmektedir. Oysa ki, savunma her yurttaşın en doğal ve kutsal hakkıdır. O da anadil ile anlam bulur. Ancak mahkemeler bu kutsal savunma hakkını engellemekte yasakçı tutumunu sürdürmektedir" denildi.

'Yasakçı uygulamaların altında tekçi zihniyet var'

Açıklamada, Kürtçe ve diğer anadillere yönelik yasakçı uygulamaların altında yatan zihniyetin tekçi zihniyet olduğuna vurgu yapılarak, "'Tek dil' dayatmasıyla, 'Kürtçe medeniyet dili midir?' yönündeki çağdışı yaklaşımlarla anadiller yok sayılmaya, önemsizleştirilmeye, halkların dili tekleştirilmeye çalışılmaktadır. Şu da unutulmamalıdır ki, anadili yasaklamak cezaların en ağırıdır, bir insanlık suçudur. Bir anadilin yok sayılması, kullanımının engellenmesi, yasaklanması aynı zamanda o toplumun tarihsel ve kültürel varlığının inkâr edilmesi anlamına gelmektedir" ifadesi kullanıldı.

'Dilin özgürlüğü statü ile olur'

Bir toplumun özgürlüğünün dilinin özgürlüğü ile mümkün olabileceğinin belirtildiği açıklamada, "Bir dilin özgürlüğü ise ancak o dilin anayasal-yasal-hukuki bir statüye kavuşturulması, günlük yaşamdan eğitime, iletişim-yayıncılıktan örgütlenme ve siyasete kadar her alanda özgür bir biçimde kullanılmasının önündeki bütün engellerin kaldırılması ile sağlanabilir. Aksi takdirde bu imkânlardan yoksun bir dil ağır baskı ve asimilasyon koşullarında varlığını sürdüremez" denildi. Açıklamada, tekçi ve yasakçı zihniyetlerin çağımız dünyasında yeri olmadığının altı çizilerek, Kürtlerin inkar ve asimilasyon politikalarına bu güne kadar boyun eğmediği bundan sonra da eğmeyeceği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "'Anadilimiz onurumuzdur, dilsiz yaşam olmaz' diyen ve bu uğurda yıllarca onurlu bir mücadele yürüten halkımız, anadiline ve kültürüne sahip çıkmaya, anadilde eğitimden, kamusal alanda kullanıma kadar Kürtçenin özgürlüğü ve anayasal güvence altına alınması için demokratik mücadelesini yükseltmeye devam edecektir. Bugün dolayısıyla bir kez daha anadil üzerindeki çağdışı-baskıcı uygulamalara, asimilasyona son verilmesi çağrısında bulunuyor, dilini ve kültürünü mücadelesiyle var eden halkımızın Kürt Dil Bayramı'nı kutluyoruz."