1. HABERLER

  2. GÜNCEL

  3. Akçakoca’da Fındık Toplanmaya Başlandı
Barış Gruplarına 10 Yıl Hapis CEZASI

Barış Grupları'na 10 Yıl Hapis CEZASI

Kandil ve Mahmur (Maxmur) kamplarından Türkiye gelen Barış Grubu üyelerin yargılanmasına devam edildi.

A+A-

Kandil ve Mahmur (Maxmur) kamplarından Türkiye gelen Barış Grubu üyelerin yargılanmasına devam edildi. Yapılan yargılama sonucunda Kandil ve Maxmur'dan gelen 7 kişiye 7 yıl ile 10 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezası verildi.

Habur Sınır Kapısı'ndan 19 Ekim 2009 tarihinde Türkiye'ye giriş yapan Barış Grubu üyelerinden 7'si hakkında gelişleri sırasında yapılan törenler sırasında ve katıldıkları toplantılarda konuşmaları nedeniyle açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.

Duruşmaya tutuklu Mustafa Ayhan, Hüseyin İpek ile Nurettin Turgut ve avukatları katıldı. Haklarında yakalama kararı bulunan tutuksuz sanıklar Fatma İzer, Menekşe Soydan, Hacı Sorgun ve Kemal Ökten ise bir süre önce Maxmur Kampı'na geri dönmüşlerdi.

Esas hakkındaki savunmaları için mahkemenin söz verdiği sanıklardan Mustafa Ayhan, Kürtçe savunmak isteyince sözleri tutanaklara, 'Sanık mahkemenin anlamadığı Kürtçe olduğu tahmin edilen bir dilde beyanda bulundu' diye geçirildi.

Yeniden söz alarak Türkçe konuşan sanık Mustafa Ayhan, savunmasını anadili olan Kürtçe'de yapmak istediğini ancak, bu talebinin daha önce reddedildiğini söyledi. Birkaç cümle beyanda bulunmak istediğini belirten Ayhan, "Bizler barış için geldik, barışa yönelik geldim. Bizler silahlarımızı bırakarak, kendi irademizle geldik. Kamuoyunun çağrısı vardı, inanarak geldim. Devletin kendi kurumu çağrı yapmıştı, biz bunun için geldik. Ondan sonraki süreç sabote edildi. Bir komploya geldik. Tüm çabamız ve emeğimiz barış içindir. Bunları özellikle belirtmek istiyorum. Başka bir diyeceğim yoktur" dedi.

Yine yargılanan Hüseyin İpek'in de, Kürtçe savunma talebi mahkemece reddedildi. Kürtçe savunma talebinin reddedilmesi üzerine Türkçe konuşan ve mahkemeye Türkçe ve Kürtçe yazılı savunma sunan Nurettin Turgut, Türkçeyi bildiğini ancak, anadili olan Kürtçe dilinde savunma yapmak istediğini ifade etti. Kürtçe savunmasını okumak istediğini, mahkemenin izin vermemesi halinde savunma hakkının kısıtlanmış olacağını savunan Turgut, Türkiye'ye barış için geldiklerini söyledi.

Mahkeme, Nurettin Turgut'un Kürtçe savunmaya izin verilmemesi nedeniyle istediği üzerine işleme konulan Kürtçe ve Türkçe savunmasını iade etti. Mahkeme başkanın, bir kez daha savunma yapıp yapmayacağına ilişkin soru sorması üzerine Turgut şöyle dedi:

"Bu şartlar altında savunma hakkım kısıtlandığı için savunma yapmak istemiyorum. Türkiye’ye barış elçisi olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çalışması sonrasında kendi isteğimizle geldik. Yalnız gerek muhalefet partisi liderleri, gerekse bir takım kişiler tarafından bizim gelişimiz ve süreç, 'Yol kazası', 'Habur Faciası' gibi isimlerle anılmaktadır. Biz barış amacıyla geldik ama iyi niyetimiz sabote edildi. Türkiye’deki art niyetli bazı düşünceler nedeniyle bize bedel ödetilmek isteniyor. Kürt meselesi yüzünden bu olaylar ve akan kanın sorumlusu biz değiliz. Bu konuda devlet yetkilidir, gerekli önlemler alınmadığı için bu sürece gelinmiştir."

Esas hakkındaki savunmasını yapan savunma avukatlarından Fethi Gümüş, "Bu insanların gelişi konusunda İmralı, Kandil ve Ankara anlaştı; barışa katkıda bulunmak için bu insanların gelmesi kararlaştırıldı. Gelişleri temin edildi, sağlandı. Karşılıklı yapıldı. Gelişlerinde karşılıklı iyi niyet vardı. Yetkililer bu konuda çok iyi imkanlar sağlamışlardı, bir gayret içerisindeydiler. Amaca karşı çıkılmasın diye tutuklamalarına karar verilmedi" dedi.

Savcılık iddianamesinde sanıkları Kandil ve Maxmur grubu olarak ayrıldığını hatırlatan Gümüş, Birleşmiş Milletler’in himayesinde bulunan Maxmur'da yaşayanların örgüt üyeliğinden suçlanmasına tepki gösterdi. Gümüş savunmasında şunlara yer verdi:

"Öyleyse Birleşmiş Milletlerin aleyhine de böyle bir dava açmak gerekir. Sayın iddia makamı önce bunları yapmalıydı. O zaman sadece kamptan kalkıp barışa katkıda bulunmak için buraya gelenleri bizim yargılamamız mümkün değildir. Bu insanlar bu ülkede mağdur edilmişlerdir, mağdur sıfatıyla burada bulunmaları lazım. Köyleri yakılmıştır, sınıra yakın diye Irak’a kaçmışlardır ve BM himayesinde bu kampta kalmışlardır. Bu insanların yargılanması siyasete, hukuka, uluslar arası ilişkileri büyük bir darbedir. Müvekkillerim örgüt içerisinde herhangi bir eylemleri tespit edilmediği halde kendi iradeleri ile yetkili makamlara geldikleri ve ifade verdikleri halde neden hale örgüt üyesi konumunda yargılandıklarını anlayabilmiş değilim."

Avukat Ferda Miran ise, Kandil ve Maxmur grubunun gelişi ile ilgili her iki taraf arasında yapılan protokoller olduğunu belirterek, suç işlemeyen kişilerin Türkiye’ye gönderilerek, yargı organlarının zor durumda kalmamasının amaçlandığını söyledi.

Yargılamanın bittiğini bildiren Mahkeme, tutuklu sanıklar Mustafa Ayhan, Hüseyin İpek ve Nurettin Turgut'u "Örgüt üyesi olmak", "Örgüt adına suç işlemek" ve "Örgüt propagandası yapmak" suçlarından 10'ar yıl 10 ay, tutuksuz yargılanan Hacı Sorgun, Kemal Ökten, Menekşe Soydan ve Fatma İzer'i de 7'şer yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış ve büyük harflerle yazılmış yorumlar PolitiKARS.com tarafından onaylanmamaktadır.